16 Nisan 2016 Cumartesi

MARUF’TA ŞEYH HACI İBRAHİM VELİ ÇİFTLİĞİNDE YAŞAYANLAR


1466 Yılında Akşehir’e bağlı Maruf (Alanyurt) Köyü 89 haneden oluşan büyük bir köydü. Bu köyün yöneticileri yani vergi toplayanları İvaz Altun ve Ağa Zade idi. Hacı İbrahim Veli Sultan Tekkesinin kurulu olduğu bu köyde birden fazla imam mevcuttu.  Bu imamlar Ramazanlarda büyük bir olasılıkla köylere gidiyorlardı. İmamların yanı sıra köyde pek çok derviş vardı.
Şeyh Hacı İbrahim Veli Sultan Tekkesi’ne ait o devirde iki hassa çiftliği vardı. Hassa çiftlik,  dervişlerin gereksinmelerini karşılayan gerekli ürünü doğrudan elde edebilmesi için kendi araçlarıyla işleyebileceği büyüklükte bir çiftlikti. Bu çiftlikleri dervişler ekerlerdi. O devirde çiftlikleri eken dervişler şunlardı:
1)Hacı Ommar: Hac zamanı Kabe’yi tavaf edip hacı olmuş büyük bir derviş idi.
2) Mehmed Oğlu Baba Ali: Anadolu’da yaygın olan Babai tarikatına mensup iken Hacı İbrahim Veli Sultan tekkesine sığınmış bir derviş idi.
3)İbrahim oğlu Halil: Hacı İbrahim Veli Sultan torunlarından biri olan Halil, Hacı İbrahim’in oğullarından biri idi.
4) Kırşehir’li oğlu Hasan: Kırşehir’den Akşehir’e göç ederek tekkeye yerleşmiş dervişlerden biri de Hasan idi.
5)Abdullah oğlu Doğan: Kayıtlarda genellikle başka dinlerden Müslümanlığa geçen kişilerin babaları Allahın kulu anlamına gelen Abdullah olarak yazılıyordu. Nitekim bu çiftlikte yaşayan pek çok kişinin babası aynı adı taşıyor…
6)Osman oğlu Bustan: Gençliğinde bahçıvanlık yapmıştı.
7)Abdullah oğlu İzzeddin: Selçuklu devrinde en çok kullanılan isimlerden biri olan İzzeddin isimli bir derviş tekkede yaşıyor ve çiftlikte çalışıyordu.
8)Abdullah oğlu Hüsam: Tımarlı sipahilikten dervişliğe geçen bir kişi idi.
9)Burhan oğlu Ahmet: Çiftlikte çalışan dervişlerinden biri idi.
10) Burhan’ın diğer oğlu Hoşi: Derviş Ahmet’in kardeşlerinden biri idi.
11)Yalcı oğlu İbrahim: Çiftlikteki hayvanları besleyen dervişlerden biri idi.
12)Durmuş oğlu Fakih: Günümüz anlamıyla Hoca diyebileceğimiz bu kişi İslam hukukçusu ve fıkıh ananında uzmandı.
13)İncik Muhammedi: Çiftlikte kasap işlerini yapan dervişlerden biri idi.
14)Aşçı oğlu Maruf: Aşçı Hoca diye meşhur olmuş birisinin oğlu idi. Maruf lakabıyla anılan bu kişi hükümet yetkililerini gezdiren tanınmış birisi idi.
15)Kasım oğlu Memiş: Çiftlikte kendileri için yetecek kadar üretim yapan dervişlerden biri idi.
16)Kasım’ın diğer oğlu Hamza: Kardeşi Derviş Memiş’le birlikte çiftlikte yaşıyordu.
17)Paşa oğlu Küçük: Tımarlı Sipahi kumandanlarının birisinin oğlu olan dervişti.
1460’lı yıllarda Maruf köyünde bulunan Şeyh Hacı İbrahim Veli Sultan Tekkesi’nde yaşayan ve iki ayrı çiftliği işleyen dervişlerin sayısı 17 idi.  Dört müdd (bir müdd iki avuç) buğday için 160 akçe vergi veriliyordu. Dört müdd arpa için 100 akçe vergi alınıyordu. Hayvanları otlağı için kullanılan 160’lık bir alan için 40 akçe vergi veriliyordu. Hayvanlara yem için ekilen ürünlerden 1müdd için 25 akçe vergi alınıyordu. Önceden düşünülmeyen masraflar için kişi başı 10 akçe olmak üzere 170 akçe vergi toplanıyordu.
Osmanlı Devleti Maruf köyünde bulunan ve Şeyh Hacı İbrahim Veli Sultan Tekkesi dervişlerinin ektiği iki çiftlikten 495 akçe vergi alıyordu.
Şeyh Hacı İbrahim Veli Sultan Tekkesi’nin bağlı olduğu vakıf o zamanki kayıtlarda babasının ismi olan Şeyh Hasan Paşa Vakfı şeklinde yazılmıştı. 1466 yılına ait Mufassal Defterine göre: Karye-i Ulu Pınar, Karye-i Yaka Yahsiyan     (Gölçayır), Mezra-yı Karkın, Karye-i Aşağa Yağsıyan (Değermenköy), Karye-i Kara Bulud (Karabulut köyü), Karye-i Fakih, Karye-i Gürnas köylerinin öşür vergileri Şeyh Hasan Paşa Vakfı’na verildiği kayıtlıdır.
Ayrıca Akşehir’e bağlı Karye-i Yat ve Tilki Sarayı’nın gelirleri on iki hisseye bölünmüş ve bunun yedi hissesi Hacı İbrahim bin Şeyh Zaviyesi Vakfı’na veriliyordu.
Kaynaklar: 1-Osmanlıca- Türkçe sözlük,
2- Erdoğru, Mehmet Akif (2015) 1466 tarihli Akşehir Mufassal Defteri (Metin ve İnceleme)  Ankara:Türk Tarih Kurumu.





12 Nisan 2016 Salı

CEM SULTAN’A AKŞEHİRLİ ZENGİNLER BORÇ VERMİŞTİ


“Talihsiz Şehzade” olarak adlandırılan Fatih Sultan Mehmet’in oğlu Cem Sultan, Konya Valiliği sırasında Akşehirlilerle iyi ilişkiler kurmuştu.
Akşehir’in de bağlı olduğu Karaman Valisi olan Şehzade Mustafa’nın Ağustos 1474 tarihinde ölümü üzerinde Şehzade Cem, Karaman eyaleti valiliğine getirildi. Şehzade Cem bu eyaletin merkezi olan Konya’ya yerleşti. Bu sıralar Cem 15 yaşlarında idi, kendisi sevimli olup aynı zamanda cesur ve dinamik idi. Cem Sultan, Mayıs 1481 tarihine kadar yaklaşık 7 yıl Karaman Valisi olarak kalmıştır. Bu valiliği sırasında sık sık Akşehir’i ziyaret ediyordu. Selçuklulara ve Karamanoğlullarına başkentlik etmiş, ilim ve irfan merkezi Konya’da Cem hayatının belki en güzel senelerini geçirmişti.
            Cem’in Konya’da Lalası Gedik Ahmet Paşa, hocası Mevlana Turabi idi.  Yanında annesi Çiçek Hatun, dayısı Ali Bey, Kapıcıbaşısı Sinan Bey, Celal Bey, Şair Şahidi, Şirmert Ağa, Haydar, Sehai ve Lali’den başka yanında, Hatibzade Nasuh Bey,Frenk Süleyman Bey ve o devirde ilim, sanat ve idare gibi alanlarda şöhret yapmış isimler bulunuyor idi. Ayrıca Cem’in yanında yabancı alimler de vardı.
            Cem Sultan açık yürekli, mert ve sevimli bir gençti. Yoksullara gıda, hastalara ilaç, çıplaklara elbise dağıtıyor, yetim kızlara koca buluyordu. Halka adilane muamele etmeye özen gösteriyordu. O devirde Karaman vilayeti bir çok Türk aşireti ile doluydu. Cem, sık sık sürgün avları yapar ve aşiret beylerini yanında bulundurarak biniciliğini, atıcılığını onlara seyrettirirdi. Bunun neticesinde her aşiret Cem’i büyük bir kahraman olarak görüyordu.
             Cem Sultan, Akşehir'e geldiği zaman aşiret beylerini yanına alarak özellikle Sultan dağlarında sürek avına çıkardı. At koşturup silah kullanırdı. Bu arada gözüne kestirdikleri ile güreş yapardı. Öğleden sonraları ise kitap okur, idari işlemlerle uğraşır idi. Akşamları yanan büyük bir ateşin etrafında arkadaşlarıyla “Cem Halkası” denilen şekilde toplanır, alimlerle sohbet edilir ve şairler yeni yazdıkları şiirleri okurlardı.
            Sıcak yaz günlerinde Akşehir’e gelen Cem Sultan kalacağı yerin odalarını gezer daha sonra terasta veya bütün Akşehirliler gibi damda yatardı.
            Cem Sultan, Akşehirlilerle sağlam dostluklar kurmuştu. Özellikle Karaman, Varsak ve Turgutlu beyleri ile iyi arkadaş idi.  Ağustos 1481 tarihinde babasının ölüm haberini alan Cem Sultan, vergilerin kendi adına toplanacağını belirten ilk fermanını Akşehir’de yayınladı. Şehzade Cem, Osmanlı padişahlığı için kardeşi ile mücadele etmek üzere İstanbul’a hareket etmek istiyordu. Ancak bunun için para ve ordu gerekliydi. Şehzade Cem, Akşehir zenginlerinde geri vereceğine söz vererek borç para aldı. Bütün Konya yöresinden olduğu gibi Akşehir’den de ordusu için asker topladı. Özellikle Akşehir’de Turgutlu aşiretinden ordusuna büyük katılım oldu. Yaklaşık 4000 kişilik bir ordu kurdu ve Bursa’ya doğru yola çıkıldı.
            Bursa’yı alan ve burada saltanatını ilan eden Cem Sultan, 18 gün sonra Yenişehir’deki savaşta ağabeyine yenilince geri çekilmek zorunda kalmıştı. Cem Sultanı izleyen II. Bayazid’in askerleri içinde olan Venedikli Angiolello anılarında şöyle anlatıyor:
            “Hangi şehirden geçtikse gördük ki ahali Sultan Cem’i pek seviyordu. Bütün halk Cem’i istiyordu. Çünkü onun adil bir adam olduğunu ve Allah’tan korktuğunu, kendisi haksızlık yapmadığı gibi hiç kimsenin de haksızlık yapmasına müsaade etmediğini söylüyorlardı. Yolda rastladığımız yerler arasında bir gün Akşehir denilen bir şehirde bulunuyordum. Hamamda yüz ve tavırlarından kendilerine itimat edilebilecek birkaç tüccar bulmuştuk. Bunlar teessürden göz yaşı dökerek bize şunu da söylemişlerdi. Cem, Bayezid’e karşı giderken oranın halkı ile belediye dairelerinden ödünç olarak bir miktar para almış, savaştan sonra buralara dönünce kardeşi tarafından yenilmiş ve firar etmekte olduğu halde borç almış olduğu bütün paraları sahiplerine geri verdi. Onlara karşı kendisine yaptıkları iyilik ve yardımdan dolayı teşekkürde de bulunmuştu.”

            Akşehir zenginlerinden almış olduğu borçları, ordusunu kayıp etmiş, yenilmiş ve yaralanmış olmasına rağmen Cem Sultan ödemişti.  Giderken sevgisini kazandığı Akşehirlileri gözü yaşlı olarak bırakmıştı.