Tarih boyunca
insan, yaşadığı şehre, bulunduğu çevreye
ilgi duymuş. Yeri gelmiş, bu ilgisini edebî mahiyet taşıyan mensur veya manzum
eserler oluşturarak dile getirmiştir.
Türk edebiyatı da bunun zengin örnekleriyle doludur. Türk edebiyatında muhteva olarak şehirleri ele
alan mensur ve manzum birçok eser yazılmıştır. Manzum olanların en yaygını
şehrengizlerdir. Şehrengizler, Türk edebiyatına özgü bir tür sayılmaktadır. Bu türün ilk örneğini Priştineli Mesîhî (ö.1518)
vermiştir.
Şehrengizler bir
şehrin güzellerini veya güzelliklerini tasvir eden eserlerdir. Bu eserlerde şehrin
özelliklerinin yanında, dönemin toplumsal hayatından da kesitler buluruz.
Edebiyatımızda şehir veya belde
isimlerinin tevriyeli kullanımına dayanan bilâdiye türünden eserler de
yazılmıştır. Bir şehrin vasfında onu övmek için yazılmış medhiyeler ile
bir şehrin düşman eline geçmesi
üzerine söylenen şehir mersiyelerini de şehirlerle
ilgili kaleme alınmış şiirler
grubuna dahil edebiliriz.
Bu yazımızda ele
alacağımız şiir de bir şehir medhiyesi niteliğindedir. Şiir,
Ankara Millî Kütüphane’de 06 M.K.
Yz. A.5629/8 numaralı
bir mecmuanın içinde
32b-34b varaklarda bulunmaktadır.
Mütekerrir muhammes şeklinde, mefâîlün/
mefâîlün/ mefâîlün/ mefâîlün kalıbıyla
yirmi bir bend
hâlinde yazılmıştır. “Der-Medh-i Akşehir” başlığını
taşıyan şiirin şâirinin
kim olduğu hakkında herhangi bir
bilgi mevcut değildir. Ancak,
şiirin son sayfasının alt kısmında kırmızı kalemle
“Râsih Efendi” kaydı
düşülmüştür. Yine İ.Hakkı
Konyalı’ya göre şairi Haki’dir. Ayrıca
şiirin sonunda 21 Mayıs 1321(1905) tarihi
vardır ki bunun, şiirin kaleme alınma tarihi olması kuvvetle muhtemeldir.
Osmanlı
döneminde önemli yerleşim birimlerinden
olan Akşehir hakkındaki
şiir, bölgenin tanınmış şahsiyetlerini, camilerini
ve tekkelerini tanıtır.
Şiirin mütekerrir mısralarında
Akşehir, bir cennet bahçesine teşbih edilir ve benzerinin
dünyada bulunmadığı ifade edilir:
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı bâğ-ı
me’vâya (sığınılacak cennet bağı)
Felek mislin getirmemiş anın bir dahi dünyaya
Medhiyede Abdulvahab
Gâzî, Mahmud Hayrânî,
Bahar Sultan, Şeyh
Eyyûb, Hızır, Molla Tâceddin, Ahî
Cemâleddin, Nasreddin, Şeyh
Battal, Kutbu’l-Aktâb Nasûhî,
Şeyh Sultan Muhyiddin, Seyyid
Yunus, Sultan Nevreste, Hacı İbrahim
ve Acım Paşa gibi bölgede tanınan
ve burada medfun olan isimler zikredilir. Bunların yanında Ulu Cami,
Hasan Paşa Mescidi, Yeni Cami ve Abdullah Tekkesi gibi bazı mekanların
adlarından da söz edilir. Müstensih
metinde yukarıda isimleri zikredilen kişi ve mekan adlarıyla ilgili
dipnotlar düşmüştür. Bu dipnotlar makalemizde aynen belirtilmiştir.
Akşehir ile
ilgili çeşitli bilgileri içeren
bu şiir, o bölgenin kültür tarihini anlamamız açısından kayda değerdir.
Özellikle dipnotlarda yer
alan Akşehir’e ait
bazı yer adları
yöre tarihini tespit bakımından önemlidir. Bu bakımdan
aşağıda metnini verdiğimiz medhiyenin edebiyatımızda şehir ve beldelerle ilgili
kaleme alınmış çalışmalara bir katkı sağlayacağını düşünüyoruz.
DER-MEDH-İ AKŞEHİR
Mefâ’îlün Mefâ’îlün Mefâ’îlün
Mefâ’îlün
1
Gel ey ‘âşık temâşâ et girip bu
cây-ı zîbâya
Revân olmuş nice enhâr idüben
‘azm-ı deryâya
Çemenden zeyn olup eşcâr saluban
yerlere sâye
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı
bâğ-ı me’vâya
Felek mislin getirmemiş anın bir
dahi dünyâya
2
O kim Abdü’l-vahâb Gâzî çeker
pâyına yârânı
‘Alemdâr-ı resûlullâh denir bilsen
o sultânı
Makâmında ziyâret kıl tilâvet eyle
Kur’ânı
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı
bâğ-ı me’vâya
Felek mislin getirmemiş anın bir
dahi dünyâya
3
Ricâ-yı himmet istersen görüp
Mahmûd-ı Hayrânı
Yüz urup âstânına fedâ kıl yoluna
cânı
Ta’alallâh makâmında müşerref
eylesin anı
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı
bâğ-ı me’vâya
Felek mislin getirmemiş anın bir
dahi dünyâya
4
Bahâr Sultân yâd eyle kim oldur
erlerin şâhı
İhâta eylemiş sular temâşâ eyle ol
mâhı
Varıp anda karâr etsen safâdır câna
vallâhi
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı
bâğ-ı me’vâya
Felek mislin getirmemiş anın bir
dahi dünyâya
5
Velîler içre gör “Gevher İmre”
muhaldir olsa yek dâne
Erenler içre Şeyh Eyyûb yaraşır
olsa merdâne
Ziyâret eylesin Hızrı hayât erer bu
dem câna
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı
bâğ-ı me’vâya
Felek mislin getirmemiş anın bir
dahi dünyâya
6
O cân-ı ‘âlemin ismi olupdur Molla
Tâcü’d-din
Müşerref eylesin Allah yatar Ahî
Cemâlü’d-din
Du’â-yı hayr için nâmın cihâna
saldı Nasrü’d-din
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı
bâğ-ı me’vâya
Felek mislin getirmemiş anın bir
dahi dünyâya
7
Bu nâm-ı pâkla Akşehir verir şöhret
Karaman’a
Erenler cem’ine erdik varırsın
taht-ı Yunan’a
Du’â-yı hayr ile yâd et bile
Zengeli Sultân’a
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı
bâğ-ı me’vâya
Felek mislin getirmemiş anın bir
dahi dünyâya
8
Bugün gör Şeyh Battâl’ı edinmiş
taguban mesken
Çekip el cümleden olmuş hakâyık
sırrına mahzen
Açılsın bâğ-ı cennetden mezârına
nice revzen
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı
bâğ-ı me’vâya
Felek mislin getirmemiş anın bir
dahi dünyâya
9
Bulardan sonra geldi ol Nasûhî
Kutubü’l-Aktâb
Eder halka nasîhatlar kul olmuş ana
şeyh ü şâb
Kerâmetin edip izhâr atıp
seccâdesin der-âb
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı
bâğ-ı me’vâya
Felek mislin getirmemiş anın bir dahi
dünyâya
10
Tefekkür eyle bunları bulupdur
kutb-ı devrânın
Du’â-yı hayr ile yâd et bula zevk u
safâ cânın
Muhibb-i sâdıkı çokdur o sultân o
rûhânın
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı
bâğ-ı me’vâya
Felek mislin getirmemiş anın bir
dahi dünyâya
11
Bu ‘âlî-tekkenin olupdur nâmı
Abdullâh (?)**
Akar sular temâşâ et müşerref
eylesin Allâh
Hezâr destan ile bülbül figân edip
öter her gâh
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı
bâğ-ı me’vâya
Felek mislin getirmemiş anın bir
dahi dünyâya
12
O ni’met tekkesi câna bugün
firdevs-i garâdır
Dü-nîm etmiş anı dünyâ biri
birinden a’lâdır
Varıp anda karâr etsin bilirsin
misl-i dünyâdır
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı
bâğ-ı me’vâya
Felek mislin getirmemiş anın bir
dahi dünyâya
13
O Şeyh Sultân Muhyü’d-din tutup Hak
yolunu keskin
Beğendi cümle mahlûkât anın ettikleri re’yin
Pür ihsân-ı sehâvetde ‘imâret
eylemiş kâ’in
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı
bâğ-ı me’vâya
Felek mislin getirmemiş anın bir
dahi dünyâya
14
O Seyyid Yûnus’u görsen gezer
sancağı şâhâne
Eğer şâha eğer bende otağın kurdu
meydâna
O nesl-i ism-i ahsen kim oturmuşdur
emîrâne
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı
bâğ-ı me’vâya
Felek mislin getirmemiş anın bir
dahi dünyâya
15
Bulara âşnâ ol sen dilersen eresin
dosta
Bilirsen ‘ayn-ı hikmetdir yatan
Sultân-ı Nevreste
İrüben hâk-i pâyına şifâ bulur nice
hasta
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı
bâğ-ı me’vâya
Felek mislin getirmemiş anın bir
dahi dünyâya
16
Subaşı bâğına varsan verir cismine
râhatlar
Kıyâm etmiş nice eşcâr getirir
kalbe hâletler
Nazîrin görmemiş kimse geze nice
vilâyetler
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı
bâğ-ı me’vâya
Felek mislin getirmemiş anın bir
dahi dünyâya
17
Yatar deryâ kenârında o Sultân Hacı
İbrâhim
Acım Paşa’yı yâd ile bular derdine
kâ’im
Makâm-ı ‘izamın Mevlâ müşerref
eylesin dâ’im
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı
bâğ-ı me’vâya
Felek mislin getirmemiş anın bir
dahi dünyâya
18
Buların cem’ine erdi Ulu Câmi’
bulup fırsat
Ki peygamber duhûl etdi diye halk
ettiler hürmet
Varıp anda niyâz etsen bulursun şükrüni
cennet
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı
bâğ-ı me’vâya
Felek mislin getirmemiş anın bir
dahi dünyâya
19
Yeni Câmi’de kıl tâ’at erişe ‘avn-i
Rahmânın
Cemâ’at kesretin anda görüp bula
safâ cânın
Erişe himmet-i ‘âlî o Sultân
Süleymân’ın
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı
bâğ-ı me’vâya
Felek mislin getirmemiş anın bir
dahi dünyâya
20
Hasan Paşa henüz inşâ edip bir
mescid-i aksâ
Ki cem’ olmuş nice ervâh okurlar
âyet-i zîbâ
İki rek’at kılan cum’a bulupdur
kurb-ı Hak mahzâ
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı
bâğ-ı me’vâya
Felek mislin getirmemiş anın bir
dahi dünyâya
21
Bu hâke hâk olup hâke yüz urup
çağırıp yâ Hak
Bu cümle ehl-i İslâma ‘inâyet eyle
gel mutlak
Cihân-ı fâni durur bâkî kalan
sensin hemân ancak
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı
bâğ-ı me’vâya
Felek mislin getirmemiş anın bir
dahi dünyâya
DİPNOTLAR
Yârenler Kabristanı’nda medfûndur
Seyyid Mahallesi’nde medfûndur
İbre Çeşmesi civârında bir bahçede
medfûndur
Abdoğlu Mescidi’nde medfûndur
Bağlı Dede demekle meşhûrdur
İğdelik’te medfûndur
Kızılca Mahallesi’nin Mü’minoğlu
hanesi civarındaki kabristanda medfûndur
İğdelik’te Aşçı Kadı Oğlu
bahçesinde medfûndur
Kasaba civarındaki büyük
kabristanda medfûndur, âlemde meşhurdur
Çay Mahallesi’nin ibtidaî mektep
karşısındaki kabristanda medfûndur
Kızılca Mahallesi kenarında ... nâm
mahalde medfûndur
Hıdırlık Caddesi’nde Hacı Memiş’in
oğlu bahçesinde medfûndur
Nasrü’d-dîn civârında çay kenarında
medfûndur
Kasabaya yarım saat mesafede Tekke
nâm mahalde medfûndur
** Mısrada iki hecelik bir kelime
siliktir
Bühtân Mahallesi eski konak
bahçesinde medfûndur
Meydan Mahallesi’nedik türbe kapısı
karşısında medfûndur
Depo-yı hümâyûn civarında Hacı
Battal Oğlu bahçesinde Bademli Dede demekle meşhûrdur
Kasabaya yarım saat mesâfede ma’rûf
karyesinde medfûn u meşhûrdur
Acım Paşa dahi oradadır
El-ân Ulu Câmi’-i Şerîf denir
Kaynak:
1.Dr. Muvaffak EFLATUN Gazi Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Araştırma Görevlisi
2.
İ.Hakkı Konyalı Akşehir Tarihi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder