3 Kasım 2014 Pazartesi

ŞEHİR MEDHİYELERİNE BİR ÖRNEK: AKŞEHİR MEDHİYESİ


Tarih boyunca insan,  yaşadığı  şehre, bulunduğu  çevreye  ilgi duymuş. Yeri gelmiş, bu ilgisini edebî mahiyet taşıyan mensur veya manzum eserler oluşturarak dile getirmiştir.  Türk edebiyatı da bunun zengin örnekleriyle doludur.  Türk edebiyatında muhteva olarak şehirleri ele alan mensur ve manzum birçok eser yazılmıştır. Manzum olanların en yaygını şehrengizlerdir.  Şehrengizler,  Türk edebiyatına özgü bir tür sayılmaktadır.  Bu türün ilk örneğini Priştineli Mesîhî  (ö.1518)  vermiştir.
Şehrengizler bir şehrin güzellerini veya güzelliklerini tasvir eden eserlerdir. Bu eserlerde şehrin özelliklerinin yanında, dönemin toplumsal hayatından da kesitler buluruz. 
Edebiyatımızda şehir veya belde isimlerinin tevriyeli kullanımına dayanan bilâdiye türünden eserler de yazılmıştır. Bir şehrin vasfında onu övmek için yazılmış medhiyeler ile bir  şehrin düşman eline geçmesi üzerine  söylenen  şehir mersiyelerini de  şehirlerle  ilgili kaleme alınmış   şiirler grubuna dahil edebiliriz. 
Bu yazımızda ele alacağımız şiir de bir şehir medhiyesi niteliğindedir.  Şiir,  Ankara Millî Kütüphane’de  06  M.K.  Yz.  A.5629/8  numaralı  bir  mecmuanın  içinde  32b-34b  varaklarda bulunmaktadır. Mütekerrir muhammes  şeklinde, mefâîlün/ mefâîlün/ mefâîlün/ mefâîlün  kalıbıyla yirmi  bir  bend  hâlinde  yazılmıştır.   “Der-Medh-i Akşehir”  başlığını  taşıyan  şiirin  şâirinin  kim  olduğu hakkında herhangi bir bilgi mevcut değildir. Ancak,  şiirin  son  sayfasının alt kısmında kırmızı kalemle “Râsih  Efendi”  kaydı  düşülmüştür. Yine  İ.Hakkı Konyalı’ya göre şairi Haki’dir.  Ayrıca şiirin sonunda 21 Mayıs 1321(1905)  tarihi vardır ki bunun, şiirin kaleme alınma tarihi olması kuvvetle muhtemeldir. 
Osmanlı döneminde  önemli  yerleşim  birimlerinden  olan  Akşehir  hakkındaki  şiir,  bölgenin  tanınmış şahsiyetlerini,  camilerini  ve  tekkelerini  tanıtır.  Şiirin  mütekerrir  mısralarında  Akşehir,  bir  cennet bahçesine teşbih edilir ve benzerinin dünyada bulunmadığı ifade edilir:
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı bâğ-ı me’vâya (sığınılacak cennet bağı)
Felek mislin getirmemiş anın bir dahi dünyaya
Medhiyede  Abdulvahab  Gâzî,  Mahmud  Hayrânî,  Bahar  Sultan,  Şeyh  Eyyûb,  Hızır,  Molla Tâceddin,  Ahî  Cemâleddin,  Nasreddin,  Şeyh  Battal,  Kutbu’l-Aktâb  Nasûhî,  Şeyh  Sultan Muhyiddin, Seyyid Yunus,  Sultan Nevreste, Hacı  İbrahim  ve Acım Paşa  gibi bölgede  tanınan  ve burada medfun olan isimler zikredilir. Bunların yanında Ulu Cami, Hasan Paşa Mescidi, Yeni Cami ve Abdullah Tekkesi gibi bazı mekanların adlarından da  söz edilir. Müstensih metinde yukarıda  isimleri  zikredilen kişi ve mekan adlarıyla ilgili dipnotlar düşmüştür. Bu dipnotlar makalemizde aynen belirtilmiştir. 
Akşehir  ile  ilgili çeşitli bilgileri   içeren bu  şiir, o bölgenin kültür  tarihini anlamamız açısından kayda  değerdir.  Özellikle dipnotlarda yer  alan  Akşehir’e  ait  bazı  yer  adları  yöre  tarihini  tespit bakımından önemlidir. Bu bakımdan aşağıda metnini verdiğimiz medhiyenin edebiyatımızda şehir ve beldelerle ilgili kaleme alınmış çalışmalara bir katkı sağlayacağını düşünüyoruz.
DER-MEDH-İ AKŞEHİR
Mefâ’îlün Mefâ’îlün Mefâ’îlün Mefâ’îlün 
1
Gel ey ‘âşık temâşâ et girip bu cây-ı zîbâya
Revân olmuş nice enhâr idüben ‘azm-ı deryâya
Çemenden zeyn olup eşcâr saluban yerlere sâye
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı bâğ-ı me’vâya
Felek mislin getirmemiş anın bir dahi dünyâya
2
O kim Abdü’l-vahâb Gâzî çeker pâyına yârânı
‘Alemdâr-ı resûlullâh denir bilsen o sultânı
Makâmında ziyâret kıl tilâvet eyle Kur’ânı
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı bâğ-ı me’vâya
Felek mislin getirmemiş anın bir dahi dünyâya
3
Ricâ-yı himmet istersen görüp Mahmûd-ı Hayrânı
Yüz urup âstânına fedâ kıl yoluna cânı 
Ta’alallâh makâmında müşerref eylesin anı
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı bâğ-ı me’vâya
Felek mislin getirmemiş anın bir dahi dünyâya
4
Bahâr Sultân yâd eyle kim oldur erlerin şâhı
İhâta eylemiş sular temâşâ eyle ol mâhı
Varıp anda karâr etsen safâdır câna vallâhi 
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı bâğ-ı me’vâya
Felek mislin getirmemiş anın bir dahi dünyâya
5
Velîler içre gör “Gevher İmre” muhaldir olsa yek dâne
Erenler içre Şeyh Eyyûb yaraşır olsa merdâne
Ziyâret eylesin Hızrı hayât erer bu dem câna
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı bâğ-ı me’vâya
Felek mislin getirmemiş anın bir dahi dünyâya
6
O cân-ı ‘âlemin ismi olupdur Molla Tâcü’d-din
Müşerref eylesin Allah yatar Ahî Cemâlü’d-din
Du’â-yı hayr için nâmın cihâna saldı Nasrü’d-din
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı bâğ-ı me’vâya
Felek mislin getirmemiş anın bir dahi dünyâya
7
Bu nâm-ı pâkla Akşehir verir şöhret Karaman’a
Erenler cem’ine erdik varırsın taht-ı Yunan’a
Du’â-yı hayr ile yâd et bile Zengeli Sultân’a
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı bâğ-ı me’vâya
Felek mislin getirmemiş anın bir dahi dünyâya
8
Bugün gör Şeyh Battâl’ı edinmiş taguban mesken
Çekip el cümleden olmuş hakâyık sırrına mahzen
Açılsın bâğ-ı cennetden mezârına nice revzen
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı bâğ-ı me’vâya
Felek mislin getirmemiş anın bir dahi dünyâya
9
Bulardan sonra geldi ol Nasûhî Kutubü’l-Aktâb
Eder halka nasîhatlar kul olmuş ana şeyh ü şâb
Kerâmetin edip izhâr atıp seccâdesin der-âb
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı bâğ-ı me’vâya
Felek mislin getirmemiş anın bir dahi dünyâya
10
Tefekkür eyle bunları bulupdur kutb-ı devrânın
Du’â-yı hayr ile yâd et bula zevk u safâ cânın
Muhibb-i sâdıkı çokdur o sultân o rûhânın
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı bâğ-ı me’vâya
Felek mislin getirmemiş anın bir dahi dünyâya
11
Bu ‘âlî-tekkenin olupdur nâmı Abdullâh (?)**
Akar sular temâşâ et müşerref eylesin Allâh
Hezâr destan ile bülbül figân edip öter her gâh
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı bâğ-ı me’vâya
Felek mislin getirmemiş anın bir dahi dünyâya
12
O ni’met tekkesi câna bugün firdevs-i garâdır
Dü-nîm etmiş anı dünyâ biri birinden a’lâdır
Varıp anda karâr etsin bilirsin misl-i dünyâdır
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı bâğ-ı me’vâya
Felek mislin getirmemiş anın bir dahi dünyâya
13
O Şeyh Sultân Muhyü’d-din tutup Hak yolunu keskin
Beğendi cümle mahlûkât  anın ettikleri re’yin 
Pür ihsân-ı sehâvetde ‘imâret eylemiş kâ’in
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı bâğ-ı me’vâya
Felek mislin getirmemiş anın bir dahi dünyâya
14
O Seyyid Yûnus’u görsen gezer sancağı şâhâne
Eğer şâha eğer bende otağın kurdu meydâna
O nesl-i ism-i ahsen kim oturmuşdur emîrâne
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı bâğ-ı me’vâya
Felek mislin getirmemiş anın bir dahi dünyâya
15
Bulara âşnâ ol sen dilersen eresin dosta 
Bilirsen ‘ayn-ı hikmetdir yatan Sultân-ı Nevreste
İrüben hâk-i pâyına şifâ bulur nice hasta
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı bâğ-ı me’vâya
Felek mislin getirmemiş anın bir dahi dünyâya
16
Subaşı bâğına varsan verir cismine râhatlar
Kıyâm etmiş nice eşcâr getirir kalbe hâletler
Nazîrin görmemiş kimse geze nice vilâyetler 
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı bâğ-ı me’vâya
Felek mislin getirmemiş anın bir dahi dünyâya
17
Yatar deryâ kenârında o Sultân Hacı İbrâhim
Acım Paşa’yı yâd ile bular derdine kâ’im
Makâm-ı ‘izamın Mevlâ müşerref eylesin dâ’im
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı bâğ-ı me’vâya
Felek mislin getirmemiş anın bir dahi dünyâya
18
Buların cem’ine erdi Ulu Câmi’ bulup fırsat
Ki peygamber duhûl etdi diye halk ettiler hürmet
Varıp anda niyâz etsen bulursun şükrüni cennet
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı bâğ-ı me’vâya
Felek mislin getirmemiş anın bir dahi dünyâya
19
Yeni Câmi’de kıl tâ’at erişe ‘avn-i Rahmânın 
Cemâ’at kesretin anda görüp bula safâ cânın
Erişe himmet-i ‘âlî o Sultân Süleymân’ın
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı bâğ-ı me’vâya
Felek mislin getirmemiş anın bir dahi dünyâya
20
Hasan Paşa henüz inşâ edip bir mescid-i aksâ
Ki cem’ olmuş nice ervâh okurlar âyet-i zîbâ
İki rek’at kılan cum’a bulupdur kurb-ı Hak mahzâ
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı bâğ-ı me’vâya
Felek mislin getirmemiş anın bir dahi dünyâya
21
Bu hâke hâk olup hâke yüz urup çağırıp yâ Hak
Bu cümle ehl-i İslâma ‘inâyet eyle gel mutlak
Cihân-ı fâni durur bâkî kalan sensin hemân ancak
Bugün benzettim Akşehir’i cinân-ı bâğ-ı me’vâya
Felek mislin getirmemiş anın bir dahi dünyâya

DİPNOTLAR
Yârenler Kabristanı’nda medfûndur
Seyyid Mahallesi’nde medfûndur
İbre Çeşmesi civârında bir bahçede medfûndur
Abdoğlu Mescidi’nde medfûndur
Bağlı Dede demekle meşhûrdur
İğdelik’te medfûndur
Kızılca Mahallesi’nin Mü’minoğlu hanesi civarındaki kabristanda medfûndur
İğdelik’te Aşçı Kadı Oğlu bahçesinde medfûndur
Kasaba civarındaki büyük kabristanda medfûndur, âlemde meşhurdur
Çay Mahallesi’nin ibtidaî mektep karşısındaki kabristanda medfûndur
Kızılca Mahallesi kenarında ... nâm mahalde medfûndur
Hıdırlık Caddesi’nde Hacı Memiş’in oğlu bahçesinde medfûndur
Nasrü’d-dîn civârında çay kenarında medfûndur
Kasabaya yarım saat mesafede Tekke nâm mahalde medfûndur
** Mısrada iki hecelik bir kelime siliktir
Bühtân Mahallesi eski konak bahçesinde medfûndur
Meydan Mahallesi’nedik türbe kapısı karşısında medfûndur
Depo-yı hümâyûn civarında Hacı Battal Oğlu bahçesinde Bademli Dede demekle meşhûrdur
Kasabaya yarım saat mesâfede ma’rûf karyesinde medfûn u meşhûrdur
Acım Paşa dahi oradadır
El-ân Ulu Câmi’-i Şerîf denir
Kaynak:  1.Dr. Muvaffak EFLATUN Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Araştırma Görevlisi

2. İ.Hakkı Konyalı Akşehir Tarihi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder