Kadı Kemalü’d-din, Akşehir’de XIV. yüzyıl sonları ile
XV. yüzyıl başlarında yaşayan ve Akşehir’de adına bir mahalle kurulan İhvanu's-Safâ felsefesinden
etkilenen bir filozoftur.
Kadı Kemalü’d-din’in hayatı hakkında ne yazık ki
yeterli bilgi bulunmamaktadır. Ancak tarih sayfalarını bir kuyumcu titizliği
ile tarayarak bilgilere ulaşmaya çalıştık.
Öncelikle Matematikçi,
tabîb, ârif, hurûfî Abdurrahman Bistâmî'nin hayat hikâyesi içerisinde Kadı
Kemalü’d-din yer alıyor. Buna göre 1408-1409 yıllarında Akşehir’e gelen Bistâmi,
Kadı Kemalü’d-din’e hocalık yapmıştır.
Kadı Kemalü’d-din’in ismi burada Kadı Kemalü’d-din İbrahim b. Muhammed
el-Hanefî olarak geçmektedir. Buna göre Kadı Kemalü’d-din’in diğer bir adı da
İbrahim, babasının adı ise Muhammed’dir. Ancak bazı kaynaklar babasının adını
Hüseyin olarak vermektedir. Yine bu tanımlamaya göre Kadı Kemalü’d-din Hanefi
mezhebindendir. Daha sonra Abdurrahman Bistâmî, Kadı Kemalü’d-din’i bırakarak Konya’ya
gider. Ancak Bistâmî 816/1413-1414 'de Akşehir'de Ferruh Şah
Medresesi’nde (Seyyid Mahmut Hayran Medresesi) ders verir. Öğrencilerinin
içerisinde Kadı Kemalü’d-din’de vardır ve Abdurrahman Bistâmî burada
Sayhatu'l-bûm fi havadisi'r-rûm (Anadolu Olaylarında Baykuş Çığlığı)
adlı ilginç eserini bitirmiştir. 822/1419 'da Bistâmî, Keşfu'l-esrari'r-rabbaniyye
fi şerhi'l-lumati'n-nuraniyye adlı eserini yazınca eser için öğrencisi
Kadı Kemalü’d-din bir şiir yazar. Bu bilgilerden anlaşılacağı gibi Kadı Kemalü’d-din
aynı zamanda bir şairdir.
Abdurrahman
Bistami, İhvanu's-Safâ felsefesini
benimsemiş ve onu öğretmeye çalışmıştır. İhvanu's-Safâ, İslâm felsefesi tarihinde, insanları taassuptan
kurtarmak, toplumu ıslah edecek bir aydınlar ahlâkı ortaya koymak ve tabiat
ilimlerinden yola çıkarak bir felsefe kurmak iddiasıyla miladi X. yüzyılda
oluşturulmuş bir dernek veya aydınlar topluluğu. İhvanu's-Safâ; saf ve temiz
kardeşler anlamına gelir. İhvanu's-Safâ,
felsefeyle ilgili bulunduğu kadar, siyâsî ve dinî bir özelliğe de sahiptir. Merkezi Basra olan bu birliğin azaları kendi
aralarında birbirlerine İhvânu's-Safâ derlerdi. Çünkü gayeleri, karşılıklı
yardımlaşma ile bütün vasıtalar ve bilhassa musaffa amellerle, ölümsüz
ruhlarının kurtuluşuna çalışmaktı. İşte bu felsefeden etkilenen ve Anadolu
Timur’un baskısı altında olduğu, Osmanlı’nın dağıldığı bir devirde Kadı Kemalü’d-din
kendini yetiştirmiş Akşehir Kadılığı’na kadar çıkmış bir âlimdi.
Kadı Kemalü’d-din, Akşehir’de
“Hamire” lakabı ile anılıyordu. Hamire eski Türkçe’de “Emir, Bey” anlamındadır.
Nitekim bu devirlerde yani 1410’lu yıllarda Akşehir’de Kadı Kemalü’d-din
Mahallesi kurulmuştu. Önceleri Kadı Kemalü’d-din Mahallesi daha sonraları
Hamire Kemaleddin Mahallesi olarak tarihi kayıtlara geçmiştir. 1521 ve 1530
tarihli Akşehir Tahrir Defterleri’nde mahalle adı Kadı Kemalü’d-din olarak
geçerken 1840’larda ise Hamire Kemaleddin olarak geçmektedir.
Kadı Kemalü’d-din’in adı tarih
sayfalarından silindiği gibi ne yazık ki ismini taşıyan mahallesi de kayıp olup
gitmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder