SEYDİ
MEHMET
Seydi
Mehmet, Akşehir’e büyük bir külliye kuran kutupların kutbu Seyyit Mahmûd
Hayran’ın üç oğlunun en büyüğüdür.
Zamanının büyük alimlerinden biri olduğu kayıtlarda mevcuttur.
1200’lu yıllarda Akşehir’de bol miktarda
zaviye ve medrese vardı. İşte bu eğitim kurumlarında Seydi Mehmet küçük yaştan
itibaren eğitim almaya başladı. Özellikle babası Seyyit Mahmûd Hayran
Zaviyesinde hem bilgi hem de görgü yönünden kendini yetiştirdi. Sağlığında
babasının en büyük yardımcısıyken 1268 yılında babasının ölümü üzerine Seyyit
Mahmûd Hayran zaviyesine Şeyh oldu.
Aynı zamanda
zaviye vakfının da yönetimini eline aldı.
Seydi Mehmet’in Seydi Ali isminde
bir oğlu olduğunu mezar taşlarından anlıyoruz. Seyyit Mahmut Hayran türbesinde
bulunan üç sandukadan biri bu Seydi Ali’ye aittir.
SEYDİ MUHYİDDİN
Seydi Muhyiddin, Türkiye
Selçuklu’sunda Akşehir’de yaşayan gönül erlerinden biri olan Seyyid Mahmud Hayran’ın üç oğlundan
biridir. Döneminde Selçuklunun ileri gelen şairlerinden birisi idi.
Seydi Muhyiddin’in
yaşadığı devirde Akşehir’de Emir Yavi Medresesi, Taş Medrese, Kadı İzzeddin ve
Nasreddin Hoca Medreseleri vardı. Ayrıca babasının dini eğitim verilen büyük
bir tekkesi bulunmaktaydı. Şiir yazabilecek şekilde Farsça, Arapça ve Türkçeyi
bilmesi iyi bir eğitim aldığını gösterir.
F. Nafiz Uzluk, Hollanda
Leiden Üniversitesi kütüphanesinde 1094 numaralı Selçuklu şairlerine ait bir
cönkte, Seyyid Muhyiddîn’e ait birçok manzumenin olduğunu görmüştür. Cönkler uzunlamasına açılan deri kaplı
defterlerdir. Her ne kadar cönklerde genel anlamda saz şairlerinin şiirleri yer
alsa da, salt saz şairlerince yazılmış şiirlere yer verildiğini söylemek doğru
olmaz. Çok sık olmasa da divan şairlerine
ait şiirleri de ihtiva ederler. Dini bilgiler ihtiva eden, çeşitli hutbe ve vaaz metinleri barındıran dini ağırlıklı
cönkler de mevcuttur. Seydi Muhyiddin duygu ve hislerini şiir olarak yazdığı bu
cönk ne yazık ki ülkemizden çok uzaklarda kalmıştır.
Seydi Muhyiddin, 3
Rebiülevvel 731/11 Nisan 1331 tarihinde vefat etmiştir. F.Nafiz Uzluk,
vefatının ardından Seydi Muhyiddin’e bir çok mersiye yazıldığını
belirtir.(Uzluk 1952: VIII-IX). Ağıt anlamına gelen bu mersiyeler, Seydi
Muhyiddin’in şairlerin bulunduğu bir ortamda yaşadığını ve çok sevildiğini
göstermektedir.
Aynı adı taşıyan torunu
ve torununun torunu olan Seydi Muhyiddin’in
Seydi Ali isimli bir oğlu vardı.
SEYDİ
NECMEDDİN
Seydi
Necmeddin, Selçuklu devri büyük din alimlerinden Seyyit Mahmut Hayran’ın üç
oğlundan biridir. Adına Akşehir’de bir mescit yapılmıştı.
Amcası
Necmeddin Ahmet ile aynı adı taşıdığı için karışıklığı önleme adına İ. Hakkı
Konyalı ismini Necmeddin Çelebi olarak verir. Vakıf defterlerinde ise adı Seydi
Necibeddin’dir.
Akşehir’de
Seydi Necibeddin adına yapılan mescit için bir vakıf kurulmuştu. Fatih Sultan
Mehmet ve II. Beyazit dönemlerinde yapılan vakıf defteri kayıtlarında böyle bir
vakfa rastlanılmıyor. Ancak Kanuni devrinde yapıldığı söylenen vakıf
kayıtlarında ve III. Murat dönemindeki vakıf kayıtlarında Seydi Necibeddin
Vakfı mevcuttur. Bu durum bize mescidin ya başka bir ad taşıdığı ve sonradan
eski adını aldığını ya da önceleri harap olan mescidin zamanla tamir edildiğini
gösterir. 1535 yılı Karaman Vilayeti vakıfları kayıtlarına göre:
Seydi
Mahmûd Hayrân’ın Öz Evladı Seydi Necibeddin Vakfı
Her gün dört kitapçık halindeki cüzden Kur’an
okuması için
Nakit olarak gelir:14.000 Senelik:1400
Masraflar
Vakfı yönetme giderleri
Vakıf yönetimi Vakfiye uyarınca evladından
daha sonra gelen oğulları yok oluncaya kadar devam edecektir.
Her gün Kur’an cüzi okuyan 7 kişinin giderleri
günlük:1 senelik:1.400” şeklinde
kayıt vardır.
Yine
aynı defterde bu mescidin şeyhi için ayrı bir kayıt vardır. Buna göre:
“Seydi Mahmûd Hayrân’ın Öz Evladı Seydi
Necibeddin Vakfı
Pazartesi
ve Perşembe günleri Vemlili Mescidi Şeyhi için
Nakit
olarak:1000
Senelik:100
Masraflar
Vemlili
Mescidi giderleri, dört kişinin her birisi için::25 senelik:100” şeklinde
ikinci bir kayıt vardır.
Bu
kayıtlardan yola çıkarsak Seydi Necibeddin’in Seydi Mahmûd Hayran’ın öz oğlu
olduğu ve onun gözetimi altında iyi bir eğitim aldığını söyleyebiliriz. Kendi
gelirleri ile bir mescit yaptırdığını ve bu mescitte şeyh olduğu açıkça belli
oluyor. Yine Kur’an okumaya büyük önem verdiğini öyle ki bu iş için bir vakıf
kurmuş ve her gün 7 kişi 4 cüz okumasını vakfiyesine almıştır.
Ayrıca
Akşehir’de yaptırdığı mescidi Osmanlı’nın ilk döneminde harap olduğu ve daha
sonra tamir edilerek Vemlili Mescidi olarak anıldığı anlaşılmaktadır.
Dini
yönden iyi yetişmiş olduğu belli olan Seydi Necibeddin’in ölüm tarihi
bilinmiyor. Yine günümüze kadar gelen soy şeceresinde çocuklarının ismi
verilmiyor. Ancak vakfiye kayıtları oğullarının olduğunu kanıtlıyor.