“Talihsiz Şehzade” olarak bilinen Cem Sultan, Konya’dan
İstanbul’a giderken Akşehir’e geldi ve burada ilk fermanını Anadolu Sancak
Beylerine ve kadılara gönderdi.
Sefere çıkan Fatih Sultan Mehmed'in vefatı vaki olunca cesedi
gizlice İstanbul'a saraya gönderilmiş, ordu ile beraber bulunan veziri âzam
Karamanî Mehmed Paşa hükümdar olmasını arzu ettiği Karaman Valisi Cem Sultan'a
ölüm haberini ulaştırırken Hünkâr çayırı ordugâhındaki telâşta padişah hamam
yapmak üzere İstanbul'a geçti denilerek askerin dağılmaması emrolunmuş ise de
bir müddet gizlenen vefat olayını on bir gün sonra haber alan Yeniçeriler,
kayıklarla İstanbul tarafına geçerek vezir-i âzam Mehmed Paşa'yı öldürdükten
sonra bir takım yağma ve yolsuzluklar yapmışlar ve durumu İstanbul Muhafızı İshak
Paşa ele alarak yatıştırmağa çalışmış ve Sultan Bayezid'in süratle gelmesini
arz ile güneyden Cem'in gelmemesi için sınırları kapatarak Anadolu Beylerbeğisi
Sultan Bayezid'in damadı olan Sinan Paşa'ya mektup göndermişti.
Sultan Bayezid de bir suikasta uğramaktan korkarak derhal
Amasya'dan hareket edememişti. O da İstanbul'dan başka Anadolu'nun bazı
yerlerinden ve bilhassa damadı olup Kütahya'da bulunan Sinan Paşa'dan aldığı
haberde Cem Sultan'ın İstanbul'a, gelmek üzere Konya'dan çıkarak Akşehir'e
geldiğini öğrenmişti. İshak Paşa'nın bütün gayreti Cem Sultan'ı Karaman
eyaletinden ileri geçirmemekti.
Halbuki babasının ölümünü duyar duymaz İstanbul'daki ilk
durumdan haberi olmayan Cem Sultan derhal harekete geçerek bir hamlede 886
Rebi'ülevvelin ortalarında Akşehir'e gelerek Anadolu Sancak beylerine ve
Anadolu kadılarına hitaben tuğralı ferman göndererek mal tahsil memurlarının
ellerinde ne kadar akçe varsa tahsildarlarla beraber akçeleri gönderdiği
süvariye teslim etmeleri emrolunmuştu. Cem Sultan'm evasıt-ı Rebi'ül-evvel 886
(Mayıs 1481) tarihli tuğralı bu ilk fermanın sureti aynen aşağıya
çıkarılmıştır:
Tuğra
Cem B. Mehmed
Muzaffer daima
Mefahir-ül Ümrail-kiram
zahr'ül-küberail-fiham elmahsus bi-inayetil-lâhi'l-melik-il allan Anadolu
sancağı beyleri dâme izzühüm ve mefahirül-kuzat-ı vel'hükkâm muinül eramil-ü
Vel'eytam Mevlânâ Anadolu kadıları dâme fazluhüm tevkî-i hümayun vâsıl ohcak
dârendei misal-i şerîf fahr'ül-fersan'i gönderdim ve büyürdüm ki merhum
mağfurün-leh Hüdavendigâra müteallik mâl-i ummal kimde varise gerektir ki ol
âmilleri ve elinde olan akçeleri alup getüre. Imdİ gerektir ki her kangımzın
kabzai hükümetinde bulunursa âmilleri ve ellerinde bulunan akçelerini
mütesllim-i mezkâre teslim idesiz Erkili bir dürlü dahi etmiyesiz yoksa
müstehakk-ı ıkab ve itab olursuz. Şöyle bilesiz biti (yi) tahkik bilüp îtimad
kılasız tahriren fi evasıt-ı Rebi'ul-evvel sene sitti ve semanine ve semanemie.
Bi makam-ı
Akşehir
Üzerinde Cem Sultan’ın tuğrası
bulunan bu ferman günümüz Türkçesi ile şöyledir:
“Övünülecek ümmetlerin eli cömert
kimseleri, ahiret aleminin parlak yüzlü ulu kimseleri, lütfün malik Allah’a
mahsus olduğunu bilen Anadolu Sancağı Beyleri, daima izzetli ve övünülecek
hükümlerin kadıları, dul kadınların yetim çocuklarının yardımcısı Mevlana
Anadolu kadıları daima faziletli tuğralı padişah fermanım elinizde olacak
şekilde ulaştıran şeref misali olan elçi efendiyi gönderdim ve buyurdum ki
rahmetli olmuş ve günahları Allah tarafından bağışlanmış Padişahımıza ait
sınırsız malı kimde var ise gerektirir ki onların vergilerini toplayanlar ve
elinde akçeleri olanlar alıp getire. Şimdi gerektirir ki her hangimiz hükümeti
elinde bulundurursa vergi toplayanlar ve elinde bulunan akçelerini vergi
toplama merkezlerine teslim edersiniz. Başkalarını bir şekilde ilave
etmeyesiniz yoksa layık olduğunuz kınama, sitem ve cezaya uğrarsınız. Şöyle
bilesiniz fermanı soruşturup itimat edersiniz yazıyla Rebi'ül-evvel 886 (Mayıs
ortaları 1481)
Akşehir’in
makamı olmayanı”
Cem Sultan Akşehir'den, sonra Kuzeye doğru yürüyerek
mukavemet edecek kuvvetlere rastlamadığından Anadolu Beylerbeğisi merkezi olan
Kütahya'ya gelmişti.
Kaynak: Uzunçarşılı,
İ.Hakkı (1975) Fatih Sultan Mehmet’in Ölümü Belleten 155 Ankara: Türk Tarih
Kurumu Yayınları