9 Şubat 2014 Pazar

BÜYÜK DİN ÂLİMİ, HATİP, VAİZ: AKŞEHİRLİ AHMET EFENDİ HOCA




            Konya’nın âlimleri ve velileri arasında yer alan Akşehirli Ahmet Efendi Hoca,  Konya’da uzun yıllar camilerde hatiplik ve vaizlik yaparak halka İslamiyet’i öğretmenin yanı sıra yaşantısıyla da insanlara örnek olmuştur.
            “Hatıbzâde” namıyla maruf Akşehirli Ahmet Efendi Hoca’nın hayat hikâyesini M. Ali Uz, “Konya Alimleri ve Velileri” isimli eserinde şöyle anlatıyor:
            “1877 yılında Akşehir’in Engilli köyünde dünyaya geldi. İlk tahsilini köyünde tamamladıktan sonra Konya’ya gelerek Büyük Aksekili Mehmet Emin Efendi’nin derslerine devam ederek, arkadaşı eski müftülerden Beyşehirli Abdullah Ulubay ile beraber icazet alarak Dârülhilafe Medresesi’nde göreve başladı, daha sonra da aynı medresenin müdürlüğüne getirildi. Müdürlüğü sırasında Konya’ya gelen Mustafa Kemal Paşa, medreseyi ziyaretinde tertip, düzen ve talebelerdeki bilgi seviyesini beğenerek, medreseye o zamanın parasıyla 5 bin lira ihsanda bulunmuştur.
            1925 yılında tekke ve zaviyelerle ilgili kanunla medreseler kapatılınca Kapı Camii hatipliğine tayin olarak ömrünün sonuna kadar bu görevini sürdürmüştür. Sıdkı Dede’nin 1933 yılında vefatı üzerine bir süre de Sultan Selim Camii’nde de vaizlik yapan, bir ara Sille’de İran ve Afgan halıları dokutarak ticaretle meşgul olan Ahmet Efendi, son derece âbid, zâhid ve zühd-i takva sahibi bir insandı. Tok sözlü, kimseden çekinmeyen bir karakter yapısı vardı. Tasavvufa karşı değildi, “Gerçek şeyhi bulun, elini değil ayağını öpeyim” derdi.
            Sadece din ilimlerine değil, fen ilimlerine de âşina olan Akşehirli Ahmet Efendi, 1956 yılında vefat ederek Musalla Mezarlığı’na defnedilmiştir”
AKŞEHİRLİ AHMET EFENDİ HOCA’DAN BİR KAÇ KÜÇÜK ANI
            Konya Âlimleri arasında müstesna bir yeri olan Akşehirli Ahmet Efendi Hoca, Konya medreselerinde dersler vererek pek çok talebe yetiştirmiştir.  Bu talebeleri ve Hoca’nın  yakın arkadaşları Akşehirli Ahmet Efendi Hoca ile çeşitli anıları paylaşmışlardır. İşte bunlardan bazıları:
“Yolu İşgal Edenlerin Kahvesi İçilmez”
Bir zamanlar Konya esnafının uygun olmayan bir âdeti vardı. Dükkânlarının önüne oturur, yarenlik ederlerdi. Merhum Hoca Efendi çarşıda giderken dükkân önünde oturan birkaç esnaf kahve içmesi için kendisini davet ederler. Gelen geçene engel teşkil eden bu hareketi doğru bulmayan Hoca Efendi ‘Ammenin yolunu işgal etmeye ne hakkınız var. Sizin çayınız kahveniz içilmez’ diyerek geçip gider. Birkaç gün sonra o esnaflar oradan Hacıveyiszâde Mustafa Efendiye aynı teklifi yaparlar, hoca da oturup bir sade kahve içer. Bu arada Akşehirli hocanın sözlerini nakledince, Mustafa Efendi ‘Ahmet Efendi haklı’ diyerek, kalkıp gitmiş ve bir daha da dükkânın önünde esnafların kahvesini içmemiş. (M.Ali Uz).
“Bu Radyolar Deveyi Oynatır”
Televizyonun adının bile duyulmadığı, radyodan ise daha ziyade haber dinlenen 40’lı yıllarda vefatına kadar Kapı Camiinde vazeden Akşehirli Hocanın bir vaazında halkın radyo karşısında vakit geçirmemesini isteyerek, “Babasını sabah çarşıya uğurlayan kızlar radyoyu sonuna kadar açarak türkü dinliyor, ev işi yapmıyor. Radyonun sesi sokaktan duyuluyor. Bu radyolar deveyi oynatır muhterem cemaat deveyi oynatır” diye esprili bir uyarıda bulunmuştu.(Tahir Büyükkörükçü)
“Duamın Kabul Olunacağını Bilseydim”
Uzun boylu, heybetli bir görünüşe sahip, devrinin en ünlü hatiplerinden birisi olan Akşehirli Hoca, Kapı Camii’nde yıllarca mikrofonsuz olarak hitap ettikten sonra 1948 yılında camiye ses düzeni konuldu. Ahmet Efendi’nin bir gün verdiği vaazın sonunda “Muhterem cemaat, ben dua edeceğim, siz amin deyin” diyerek, uzun bir dua yaptığı, bir müddet sonra başka bir vaazı sırasında “Muhterem cemaat. Filanca gün size ‘Ben dua edeceğim, siz amin deyin’ demiştim. İflah olmayan birisinin helâki için dua etmiştim, kabul oldu. Kabul olunacağını bilseydim ıslahı için dua ederdim” dediği anlatılır.(M.Ali Uz).
“Bu Kitabı Sizde Taşıyın”
            İslâm Hukuk Profesörü Hayreddin Karaman,  Hocası Akşehirli Ahmet Efendi Hoca ile ilgili bir anısını şu cümlelerle anlatıyor:
“Konya'da kendisinden bir süre ders aldığımız Hoca (Akşehirli Ahmed Efendi) yanında (cüppesinin cebinde) bir kitapçık taşıyor, bazen ondan da ezbere beyitler okuyordu. Kitabın adı Hilye-i Hâkânî idi. Muhtevası ise Peygamber Efendimiz'in manzum şemâili (şiirle ifade edilmiş şekli ve özellikleri) idi. Bu kitabı taşıyanların kaza bela görmeyeceklerini ve bereketinden yararlanacaklarını söyler, bize de taşımamızı tavsiye ederdi. Ben de bir tane edindim, cilt yaptırdım, uzun zaman üzerimde taşıdım.”
Akşehirli Hoca Minberde
Hayreddin Karaman, Akşehirli Ahmet Efendi Hoca’dan ders alma olayını şu şekilde anlatmaktadır: “Mektepteki hocalar dışında Akşehirli Ahmet Efendi Hoca’yı tavsiye etiler. Akşehirli Ahmet Efendi Hoca'dan mantık okumak istedim sıra oraya geldiğinde. Ama o mantık okutmadı, başka bir şey okuttu. Bir iki ay onun derslerine devam ettik bir arkadaşımızla birlikte. Kapı Camii'nde vaaz ederken Hoca Mülteka’yı takip ediyorduk. Orda onun derslerini izledik biz, hatta kitabımızı alır giderdik. O da onu okuyarak vaaz ediyordu.”
Akşehirli Ahmet Efendi Hoca’yı hatırlayanlar onun Cuma Hutbelerinde devamlı "Akıllının oğlu aklında develer yayılsın"  sözünü sık sık kullandığını söylerlerdi.
 Konya Sultan Selim Camisi İmam ve Hatibi olarak da görev yapan Akşehirli Ahmet Efendi Hoca  Akaid, Fıkıh ve mantık dersleri vermiştir.
Borcun Karşılığı Bu mu?
Bir zamanlar Akşehirli Hacı Ahmet Efendi, Sultan Selim Camii kayyımı Ahmet Efendiye 50 lira borç vermiş. Aradan uzun zaman geçmesine rağmen bu para Akşehirli Hocaya bir türlü geri ödenmemiş. Bir cuma günü, Sultan Selim Camii’nde Akşehirli Hoca, tam minbere çıkacağı sırada merdivenlerdeki kilimin kırışıklıklarını görünce, o kadar cemaatin içinde Hacı Veyiszade Hocanın damadı müezzin Süleyman Efendiye,
“-Süleyman Efendi, (kayyım Ahmet Efendiyi kastederek) bu adam bile bile mi yapıyor, ben şimdi nasıl çıkacağım?” diye bağırmış.
Akşam üzeri Süleyman Efendi olayı Hacı Veyiszade Mustafa Efendiye nakleder ve olayın esas bu alacak meselesinden kaynaklanmış olabileceğini söyler. Hoca Efendi, olanlara çok üzülür, cebinden bir elli lira çıkarır ve damadı Süleyman Efendiye şöyle der:
“- Bu olayı Allah zaten biliyor. İkimizden başka kimse bilmeyecek. Bu elli lirayı götürüp Akşehirli Hocaya verecek ve ‘Hocam, Ahmet Efendi sizden utandığı için bu parayı benimle gönderdi’ diyeceksin” der.
Süleyman Efendi parayı götürüp Akşehirli Hocaya verir. Süleyman Efendi, Akşehirli Ahmet Efendinin ve Hacı Veyiszade Hocanın vefatına kadar bu olayı saklı tutmuştu (Şükrü Bağrıaçık)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder