Konya’nın âlimleri ve velileri arasında yer alan
Akşehirli Ahmet Efendi Hoca, Konya’da
uzun yıllar camilerde hatiplik ve vaizlik yaparak halka İslamiyet’i öğretmenin
yanı sıra yaşantısıyla da insanlara örnek olmuştur.
“Hatıbzâde”
namıyla maruf Akşehirli Ahmet Efendi Hoca’nın hayat hikâyesini M. Ali Uz,
“Konya Alimleri ve Velileri” isimli eserinde şöyle anlatıyor:
“1877
yılında Akşehir’in Engilli köyünde dünyaya geldi. İlk tahsilini köyünde tamamladıktan
sonra Konya’ya gelerek Büyük Aksekili Mehmet Emin Efendi’nin derslerine devam
ederek, arkadaşı eski müftülerden Beyşehirli Abdullah Ulubay ile beraber icazet
alarak Dârülhilafe Medresesi’nde göreve başladı, daha sonra da aynı medresenin
müdürlüğüne getirildi. Müdürlüğü sırasında Konya’ya gelen Mustafa Kemal Paşa,
medreseyi ziyaretinde tertip, düzen ve talebelerdeki bilgi seviyesini
beğenerek, medreseye o zamanın parasıyla 5 bin lira ihsanda bulunmuştur.
1925
yılında tekke ve zaviyelerle ilgili kanunla medreseler kapatılınca Kapı Camii
hatipliğine tayin olarak ömrünün sonuna kadar bu görevini sürdürmüştür. Sıdkı
Dede’nin 1933 yılında vefatı üzerine bir süre de Sultan Selim Camii’nde de
vaizlik yapan, bir ara Sille’de İran ve Afgan halıları dokutarak ticaretle
meşgul olan Ahmet Efendi, son derece âbid, zâhid ve zühd-i takva sahibi bir
insandı. Tok sözlü, kimseden çekinmeyen bir karakter yapısı vardı. Tasavvufa
karşı değildi, “Gerçek şeyhi bulun, elini değil ayağını öpeyim” derdi.
Sadece
din ilimlerine değil, fen ilimlerine de âşina olan Akşehirli Ahmet Efendi, 1956
yılında vefat ederek Musalla Mezarlığı’na defnedilmiştir”
AKŞEHİRLİ
AHMET EFENDİ HOCA’DAN BİR KAÇ KÜÇÜK ANI
Konya Âlimleri
arasında müstesna bir yeri olan Akşehirli Ahmet Efendi Hoca, Konya
medreselerinde dersler vererek pek çok talebe yetiştirmiştir. Bu talebeleri ve Hoca’nın yakın arkadaşları Akşehirli Ahmet Efendi Hoca
ile çeşitli anıları paylaşmışlardır. İşte bunlardan bazıları:
“Yolu İşgal
Edenlerin Kahvesi İçilmez”
Bir zamanlar
Konya esnafının uygun olmayan bir âdeti vardı. Dükkânlarının önüne oturur,
yarenlik ederlerdi. Merhum Hoca Efendi çarşıda giderken dükkân önünde oturan
birkaç esnaf kahve içmesi için kendisini davet ederler. Gelen geçene engel
teşkil eden bu hareketi doğru bulmayan Hoca Efendi ‘Ammenin yolunu işgal etmeye
ne hakkınız var. Sizin çayınız kahveniz içilmez’ diyerek geçip gider. Birkaç
gün sonra o esnaflar oradan Hacıveyiszâde Mustafa Efendiye aynı teklifi
yaparlar, hoca da oturup bir sade kahve içer. Bu arada Akşehirli hocanın
sözlerini nakledince, Mustafa Efendi ‘Ahmet Efendi haklı’ diyerek, kalkıp
gitmiş ve bir daha da dükkânın önünde esnafların kahvesini içmemiş. (M.Ali Uz).
“Bu Radyolar Deveyi Oynatır”
Televizyonun
adının bile duyulmadığı, radyodan ise daha ziyade haber dinlenen 40’lı yıllarda
vefatına kadar Kapı Camiinde vazeden Akşehirli Hocanın bir vaazında halkın
radyo karşısında vakit geçirmemesini isteyerek, “Babasını sabah çarşıya
uğurlayan kızlar radyoyu sonuna kadar açarak türkü dinliyor, ev işi yapmıyor.
Radyonun sesi sokaktan duyuluyor. Bu radyolar deveyi oynatır muhterem cemaat
deveyi oynatır” diye esprili bir uyarıda bulunmuştu.(Tahir Büyükkörükçü)
“Duamın Kabul Olunacağını Bilseydim”
Uzun boylu,
heybetli bir görünüşe sahip, devrinin en ünlü hatiplerinden birisi olan
Akşehirli Hoca, Kapı Camii’nde yıllarca mikrofonsuz olarak hitap ettikten sonra
1948 yılında camiye ses düzeni konuldu. Ahmet Efendi’nin bir gün verdiği vaazın
sonunda “Muhterem cemaat, ben dua edeceğim, siz amin deyin” diyerek, uzun bir
dua yaptığı, bir müddet sonra başka bir vaazı sırasında “Muhterem cemaat.
Filanca gün size ‘Ben dua edeceğim, siz amin deyin’ demiştim. İflah olmayan
birisinin helâki için dua etmiştim, kabul oldu. Kabul olunacağını bilseydim
ıslahı için dua ederdim” dediği anlatılır.(M.Ali Uz).
“Bu Kitabı Sizde Taşıyın”
İslâm Hukuk
Profesörü Hayreddin Karaman, Hocası Akşehirli Ahmet Efendi Hoca ile ilgili
bir anısını şu cümlelerle anlatıyor:
“Konya'da kendisinden
bir süre ders aldığımız Hoca (Akşehirli
Ahmed Efendi) yanında (cüppesinin cebinde) bir kitapçık taşıyor, bazen
ondan da ezbere beyitler okuyordu. Kitabın adı Hilye-i Hâkânî idi.
Muhtevası ise Peygamber Efendimiz'in manzum şemâili (şiirle ifade edilmiş şekli
ve özellikleri) idi. Bu kitabı taşıyanların kaza bela görmeyeceklerini ve
bereketinden yararlanacaklarını söyler, bize de taşımamızı tavsiye ederdi. Ben
de bir tane edindim, cilt yaptırdım, uzun zaman üzerimde taşıdım.”
Akşehirli Hoca Minberde
Hayreddin Karaman, Akşehirli
Ahmet Efendi Hoca’dan ders alma olayını şu şekilde anlatmaktadır: “Mektepteki hocalar dışında Akşehirli Ahmet Efendi Hoca’yı tavsiye
etiler. Akşehirli Ahmet Efendi Hoca'dan
mantık okumak istedim sıra oraya geldiğinde. Ama o mantık okutmadı, başka bir
şey okuttu. Bir iki ay onun derslerine devam ettik bir arkadaşımızla birlikte.
Kapı Camii'nde vaaz ederken Hoca Mülteka’yı takip ediyorduk. Orda onun
derslerini izledik biz, hatta kitabımızı alır giderdik. O da onu okuyarak vaaz
ediyordu.”
Akşehirli Ahmet Efendi
Hoca’yı hatırlayanlar onun Cuma Hutbelerinde devamlı
"Akıllının oğlu aklında develer yayılsın" sözünü sık sık kullandığını söylerlerdi.
Konya Sultan Selim Camisi İmam ve Hatibi
olarak da görev yapan Akşehirli Ahmet Efendi Hoca Akaid, Fıkıh ve mantık dersleri vermiştir.
Borcun Karşılığı Bu mu?
Bir zamanlar Akşehirli
Hacı Ahmet Efendi, Sultan Selim Camii kayyımı Ahmet Efendiye 50 lira borç
vermiş. Aradan uzun zaman geçmesine rağmen bu para Akşehirli Hocaya bir türlü
geri ödenmemiş. Bir cuma günü, Sultan Selim Camii’nde Akşehirli Hoca, tam
minbere çıkacağı sırada merdivenlerdeki kilimin kırışıklıklarını görünce, o
kadar cemaatin içinde Hacı Veyiszade Hocanın damadı müezzin Süleyman Efendiye,
“-Süleyman Efendi, (kayyım
Ahmet Efendiyi kastederek) bu adam bile bile mi yapıyor, ben şimdi nasıl
çıkacağım?” diye bağırmış.
Akşam üzeri Süleyman
Efendi olayı Hacı Veyiszade Mustafa Efendiye nakleder ve olayın esas bu alacak
meselesinden kaynaklanmış olabileceğini söyler. Hoca Efendi, olanlara çok
üzülür, cebinden bir elli lira çıkarır ve damadı Süleyman Efendiye şöyle der:
“- Bu olayı Allah zaten
biliyor. İkimizden başka kimse bilmeyecek. Bu elli lirayı götürüp Akşehirli
Hocaya verecek ve ‘Hocam, Ahmet Efendi sizden utandığı için bu parayı benimle
gönderdi’ diyeceksin” der.
Süleyman Efendi parayı
götürüp Akşehirli Hocaya verir. Süleyman Efendi, Akşehirli Ahmet Efendinin ve
Hacı Veyiszade Hocanın vefatına kadar bu olayı saklı tutmuştu (Şükrü Bağrıaçık)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder