Şiirlerinde
Reşid takma adını kullanan Ahmet Reşid Efendi on dokuzuncu yüzyılda Akşehir’de
doğdu.
Bazı yazarlar tarafından aynı dönemde yaşayan
ve bir ara şeyhülislam olan Nevşehirli Ahmet Reşid Efendi ile
karıştırmaktadırlar. Akşehirli Ahmet Reşid Efendi 1813 yılında Akşehir’de
doğdu. İlk tahsilini memleketinde yaptı. 1836 senesinde İstanbul'a gelerek
Şehzade Camisi civarında bulunan İbrâhim Paşa Medresesi'nde medrese öğrenimi
gördü. Burada İmâm-zâde Efendi'den gerekli ilimleri tahsil etti ve müderrislik
ruûsunu (diplomasını) aldı.
Bir müddet Mahmûd Paşa ve Dâvud Paşa
Mahkemeleri naipliklerinde bulundu. Yani mahkemelerde nöbetçi yargıçlık
yapıyordu.
1847
yılında Mekteb-i Ma'ârif-i Adliye'ye daha sonra da Bayezid Camisi yakınında
bulunan Mekteb-i Rüşdiye'ye öğretmen olarak atandı. Buralarda iki yıl
öğretmenlik yaptı.
1849
yılında Kudüs Mollası oldu. Bu görev için İstanbul’dan ayrılarak Kudüs’e gitti.
Burada 5 yıl çalıştıktan sonra İstanbul’a geri döndü.
1854
senesinde Maliye'de Beytü'l-mâl Kassâmı olarak görev yaptı. Bu görev İslami kurallara göre miras
bırakanların miraslarını varislerine bölme işlemi yapmaktı. 1865 yıla kadar
çalıştıktan sonra İstanbul payesini elde ederek Evkâf-ı Hümâyûn Müfettişi oldu.
Bu görevinde iken elli yaşlarında 1863 senesinde İstanbul'da vefat etti.
Ahmed
Reşîd Efendi, Nakşıbendî tarikatına mensuptu. Kendisini yetiştirmiş alim bir kişiydi.
Bilinen eserleri şunlardır:
1. Füyûzâtü'l-Habîbiyye
Ale's-Salâti'l-Meşîşiyye: Tasavvufa dair bir risaledir. Yazma hâlindedir.
2. Keşkûlü's-Sâfiye
Ale'l-Vâridâti's-Sa'diyye: Bu eser meşhur tarikat şeyhlerinden
Şeyh Sa'düddîn Cibâvî Hazretleri'nin Arapça bir kasidesinin Türkçe şerhidir.
Yazma hâlindedir. Eserin adının baş kısmı Sicill-i Osmânî'de Meslûlü's-Sâfiye
olarak verilmiştir (Mehmed Süreyya 1311: 396).
Akşehirli
Ahmet Reşid Efendi araştırmacı bir kişiliğe sahipti. Aynı zamanda şairdir. Şiirine
örnek Fatîn Tezkiresi'ndedir.
Şiirlerinden birisi:
Gazel-i Nâ-tamâm
“Müptela oldum bu gün bir dilber-i Rana’ya
ben
Kalmayub sabra mecal olmuşum bir vaya ben
Şuh reftar-i hoş çok dilbere meyl ettim
Düşmedim alemde böyle afet-i yektaya ben
Herkesi bir güne eyleyub memnun ider,
Bende oldum bi-irade ol yüzü hüsnaya ben
Bahr-ı umman, muhabbet icre gavs olmuşum
Dalmamış idim Raşida böyle bir deryaya ben”
Günümüz
Türkçesi ile:
Tamamlanmamış Gazel
“Bugün
ben güzel bir dilbere tutuldum, sabretmeye gücüm kalmadı, yararsız biri
olmuşum.
Neşeli
yürüyüşü çok hoş olan dilbere gönül verdim, ben dünyada böyle eşsiz bir afete
düşmedim.
Herkesi
bir gün durdurup memnun eder, o pek çok güzel yüzünden ben iradesiz oldum.
Muhabbet için uçsuz bucaksız denizde bir
dalgıç olmuşum. Raşid olalı böyle bir
deryaya ben dalmamıştım.”