Halide Edip, 1935 yılında Hindistan gezisi sırasında
ülkenin ileri gelen düşünürlerinden Bhulabhai Desai'yi dinlerken onu başta Akşehirli
olmak üzere Anadolu insanı ile karşılaştırıyor.
Halide Edib Adıvar (d. 1884- ö. 9 Ocak 1964), Türk yazar,
siyasetçi, akademisyen ve öğretmen idi. Halide Onbaşı olarak da bilinir.
Kurtuluş Savaşı sırasında uzun süre Akşehir’de kalmıştı. Yazar, Akşehir'in insana barış ve huzur,
güzellik aşılayan havasını soluduktan sonra dünyaya bakış açısı değişmiş ve
ruhunun huzur bulduğu her ortamda aklına Akşehir'in geldiğini yazılarında
belirtmiştir.
Halide Edib, 1935'deki Hindistan gezisine dair
izlenimlerini "Hindistan'a Dair" adlı kitabında
anlatıyor. Çeşitli konferanslar vermek üzere Hindistan'a giden yazar bu ülkenin
tanınmış ileri gelenleri ile buluşmuş ve konuşmalarını dinlemişti.
Halide Edib'in, Hindistan’da bulunuşunu kaleme almasının
ilk nedeni, Hindistan'ı kendi ruh iklimine yakın bulmasıdır. Yazar,
Hindistan'da bulunduğu süre içinde birçok kişiyle yakın ilişkiler geliştirip
evlerinde misafir olmuş. Ona evlerini açan insanları, farklı din ve dünya
görüşlerinde olsalar da hiçbir şekilde yadırgamadığını söylüyor. İkincisi ise
kitapta da adına sık rastladığımız Halide Edib'in eski dostu Dr. Ensari'ye,
ülkeyi gezdikten sonra intibalarını yazacağına dair söz vermesidir. Ensari,
Hindistan için de çok önemli biri aynı zamanda. Adıvar'ın ülkede bulunduğu sürede
ilişki kurduğu aydınların önde gelenlerindendir. Son olarak da Adıvar'ın,
bundan yaklaşık bin yıl önce yazılan El-Biruni'nin Tahkik-i Hind adlı eserinden
etkilenmesini sayabiliriz.
Bir de Hindistan'ın o dönemki siyasi durumu var. Ülke,
İngiltere zincirlerinden yavaş yavaş kurtulmakta, yeni bir Hindistan fikrinin
filizlenmeye başladığı yılları yaşamaktadır. Bu yeni Hindistan fikrinin
temellerini ise çok renkli, çok dinli, çok kültürlü yapıyı tek potada eriterek
"bir Hind milleti" yaratma çabası meydana getiriyordu. Halide Edib'in
de görüşmelerde bulunduğu, yakınlık kurduğu Mahatma Gandi, Muhammed İkbal,
Sarojini Naidu ve Dr. Ensari gibi isimler de bu filizlenmenin önderleri
konumunda idiler. Tanıştığı ve konferansında bulunduğu kişilerden biri de
Bhulabhai Desai idi.
Bhulabhai Desai, tanınmış Hint özgürlük savaşçılarından
ve bağımsızlık aktivistlerinden biriydi. Aynı zamanda alkışlanan bir avukattı.
Desai, İkinci Dünya Savaşı sırasında İngiliz egemenliğine karşı ihanetle
suçlanan Hint Ulusal Ordusu'nun (INA) 3 askerini savunmasıyla ünlüdür. Bu
savunma daha sonra “INA Defence” adıyla kitaplaştırıldı. Bu kitap pek çok
ülkenin Hukuk Fakültelerinde okutuldu.
Halide Edip, "Hindistan'a Dair" adlı eserinde
Hintli Desai'yi anlatırken:
"Gösterişi
sevmeyen bu insanın yüzü de pek hatırınızda kalacak şekilde değildir. Bariz olan bir tek azası yoktur. Beyaz
kirpikleri arasındaki gözlerin mülayim ve dost nazarları vardır. Tavrı ne fazla
mahcup ne de çalımlıdır. En ziyade sesi Anadoluluyu hatırlatır. Anadolu’nun
sesi nasıldır? Kalın ve kulağa hoş gelen, değişmeyen bir ahengi vardır; perdesi
değişmez, yükselip alçalmaz. Daima yavaş konuşur. Sözlerinde ve fikirlerindeki
ölçü sesinde en çok hakimdir. Bu içinde
hiç bir kuvvetin yenemeyeceği hürriyeti taşıyan insanların sesi!..
Hülasa Bhulabhai'yi dinlerken gözümü kapar ve muhayyilemi(hayal
etme gücünü) kullanırsam Akşehir, Kırşehir, Ankara ve sair herhangi Anadolu
şehrinde, tahsil görmüş, görmüş geçirmiş, bilgisi kitaptan ziyade tecrübe ve
ölçüsüne dayanan bir Anadoluluyla konuştuğuma inanabilirdim. Diyebilirim ki
bizim Anadolu orta sınıf örneği bir genci Oxford'da okutur, yerli harsına
Anglosakson harsını ilave ederseniz aşağı yukarı Bhulabhai Desai'ye benzeyen
bir örnek hasıl olur. Bu adam ruh iklimime o kadar yakındı ki Hint
parlamentosuna sırf onu dinlemek için gittim."
Akşehir yaşamı, Halide Edib'in ruhunda öyle bir yer
edinmişti ki 12 yıl sonra çok uzaklarda olduğu halde aklına ilk gelen yerlerden
biri de Akşehir idi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder