7 Nisan 2014 Pazartesi

SALTUKNAME’DE TİMUR


Halk ağzındaki sözlü menkıbelerin derlenmesini ve kitap haline getirilmesini Fatih Sultan Mehmet'in şehzadesi Cem Sultan istemiştir. Ebü'l-Hayr-ı Rûmî, Cem Sultan'dan aldığı emirle Anadolu ve Rumeli'yi yedi yıl boyunca adım adım dolaşarak, Sarı Saltuk'un menkıbelerini derleyerek yazıya geçirmiştir. Saltukname olarak bilinen bu kitapta iki ayrı yerde Timur’dan bahsedilmektedir. Birinci ciltte yer alan bölüm daha geniş bilgi vermektedir.  Burada bilgi veren kişi Timur’un yaptıklarını sebep sonuç ilişkisine dayandırmaktadır. Büyük bir olasılıkla Kırım’da derlenen bu bilgileri veren kişi halk içerisinde okur-yazarlığı olan bir kişidir.
İkinci bölümde yer alan bilgiler Kayseri yöresinden derlenmiştir. Daha kısadır. Timur’la ilgili benzer bilgiler vardır. Her iki kısımdaki bu bilgiler tarihi gerçeklerle uymazsa da Ankara Savaşı’ndan yaklaşık seksen yıl sonra halkın Timur’a bakışı yönünden önemlidir.
Günümüz Türkçesi İle: “ Kırım şehrini yöneten Tatar Han savaşa gitmişti. Sarı Saltuk Kırım’a gelip tekkesine yerleşmişti. Dervişlerinin cerre çıkmasına (Eskiden medrese talebesinin üç aylarda vaaza çıkarak nafakalarını toplamaları) karar verdi. Dervişler sadaka istediler, sadece bir kadın bir bazlamaç verdi, başka kimse bir şey vermedi. Daha sonra dervişler Sarı Saltuk’a geldiler, ağladılar ve dediler ki:
“-Bu yıkılası şehirde bize bir şey vermediler.”  Sarı saltuk dedi ki:
“-Bir memlekette sadaka, zekât ve bağış olmazsa o memleketin harap olacağına delildir.” Dervişler dedi ki:
“-Bu şehrin halkının yüreği demir mi yoksa taştan mıdır ki fakire yardım etmezler?” Sarı Saltuk beddua etti:
“-Hak Teala bunlara Demir adlı taş yürekli bir kişi versin, topal olsun. Bu şehrin helak olması onun elinden olsun. Yine Tebriz’inde helak olması ve yeniden imar edilmesi onların elinden olsun.”dedi.
Daha sonraları aktarılan bilgilere göre buraların yok olması Timur’un elinden oldu. Çağatayların sahip olduğu memleketten ve Buhara şehrinden olan Timurleng önce geldi, Kırım’ı harap etti. Bu olayları nakledenler derler ki,
“Kırım’dakiler sadaka ve zekat vermemekle meşhur olmuşlar ve korkusuz yaşıyorlardı. Kötülükte birlik olmuşlardı. Muhalefet ederlerdi ve Allah’ı gizlemekle meşgul olmuşlardı. Hile, iftira ve yalan içlerinde çoğalmıştı. Tatarlar sinirlendirirlerdi. Kul hakkından sakınmazlardı. Şüphesiz Timur onları duyduğunda:
“Bunlar zalimdir. Onları cezalandırmak bana farzdır” deyip önce insanları kırdı, helak etti ve Kırım’ı yaktı.
Daha sonra Sivas’ı yaktı. Bunun nedeni olarak Sivaslılar genç kuzuları boğazlarlardı. Kışın gebe sığırları pastırma için keserlerdi. Timur:
“-Bu yapılanlar zülümdür” diyerek Sivaslıları da helak eyledi. Timur:
“- Ben size yaptığınız kötülüklere göre Allah’ın gazabı olarak gönderildim. Burada kim zalimse ben onu vururum. Mazluma sözüm yoktur.”dedi.
Timur, Erzurum’u yıktı. Onlardaki bozukluk esnafı terazide hile yapar ve pazarlara bakan hâkimlere rüşvet vererek belirlenen fiyattan daha düşüğüne alış veriş yaparlar. Fakirlerin hakkını yerlerdi. Hain, yalancı, fesat ve acımasız idiler. Daha sonra Timur, Erzurumluları öyle bir kırdı ki beşiğindeki oğlancıkları bile öldürdü.          Bazıları Sivas’ta ve Erzurum’da bir başka zülüm olduğunu söylerler. Onlara göre: “Bu  şehirlerde kediler ve köpekler yavrulasa, bunları sokaklara bırakırlardı. Zavallı yavrularda ağlaya ağlaya can verirlerdi. Bütün bunlar Timur’un öfkelenmesine neden oldu.” dediler. Çünkü Timur adillik davası güderdi. “Zerre kadar zulme ölüm cezası veririm” derdi. Yavuz kişiydi. Öyle ki bir padişaha mektup gönderse o padişah mektubuna hürmet gösterip ayağa kalkarak dinlemese onun üstüne varıp savaş ederdi.
Nitekim Sultan Yıldırım’a Timur elçi gönderdiğinde elçisine itibar etmediği için üstüne gelip Ankara’da savaştı.
Yıldırım Han’ın ordusunun birazı Kırım tatarı idi.  Onlar komutanları ile el öpmeye geldiklerinde Yıldırım Han bunların komutanlarından şüphelendi ve onu zehirletti.  Bu komutan Uhtu ismi ile tanınır. Mezarı Edirne’dedir. Sarı Şeyh yazısında bellidir. Yıldırım Han yanına on bin Tatar askerini alarak Timur’a karşı geldi. Onlarda asi oldular ve Yıldırım Han’ı ele verdiler. Anadolu askerleri kaçtı, gittiler. Rumeli’nden asker yoktu. Geriye sadece köleler yani kullar kalmıştı. Daha sonra Yıldırım, köleler içinden çıktı, savaşa yürüdü. Savaşırken bir ok geldi, Yıldırım Han şehit oldu. En yakınındakiler:
“-Yıldırım Han kölelerin içinden çıktı, savaşa girdi, şehit oldu.”diyerek askerden saklayıp cenazeyi Bursa’ya kaçırdılar. Savaşta Deli Mezit’i tuttular, getirdiler. Ayağında ağrı olduğu için kaçamadı. Timurlenk onu Yıldırım sandı. O da kendini sakladı.
Daha sonraları Yıldırım’ın oğlu Emir Süleyman Şah gidip Osmanlı tahtına geçti. Bunun ardından Timur Bursa’ya geldi. Mezid’in Yıldırım Han olmadığını anladı ve onu helak eyledi. Diğer taraftan Emir Süleyman Şah boğazdan Anadolu’ya geçti. Timur’la karşılaştı. Askerlerini kırdı. Timur yaralı olarak İran’a kaçtı. Timur, Semerkand  şehrine yaralı olarak vardı ve orada öldü. Tevarih-i Osman’da yazılıdır.”
İkinci ciltte Timur’la ilgili bilgiler daha kısadır. Timur’un Kayseri’ye neden giremediğini anlatarak başlamaktadır.
Saltukname’de bu kısım Günümüz Türkçesi ile: “Timur, Anadolu’ya geldiğinde Kayseri’yi ezerek almayı düşündü, şehre girmek ve talan etmek için kendi açtığı yoldan geldi ki üzerindeki at huysuzlandı ve o yürüyerek ileri gitmek istedi. Seyyid Malatıyyive Sultan’un türbesi oradaydı. Türbeye yaklaşınca yola ters olarak türbe penceresinden iki ağızlı Hz. Ali’nin Zülfikar kılıcı çıktı ve kılıçtan ateşler çıkıyordu. Bu arada Timur, Seyyid’in elinin parmaklarını kılıç kabzasında gördü. Onun korkusundan Timur atından indi. Yapacağı işe tövbe ve istiğfar etti. Anadolu’dan ayrılıp İran’a gitti. Peşinden Emir Süleyman b. Bayezid Han’ın askerleri yetişti, vurdular, kırdılar. Kalanlar kaçtı Semerkand’a gittiler. O savaşta Timur yaralandı ve o yaradan daha sonra öldü. Yok oldu.”
İşte Saltukname’de Timur’u Anlatan  Orijinal Metinler:
“…..Kırım şehrinde Han-ı Tatar otururdı dahi gazâya gitmişdi. Server gelüp tekyeye kondi karâr eyledi. Andan dervişler şehre cerre çıkdılar, sadaka taleb itdiler. Kimesne anlara nesne virmediler. Hemân bir karı bir bazlamaç virdi. Pes dervişler seyyid katına geldiler, ağladılar, eyitdiler: “Bu yıkılası şehirde bize nesne virmediler.”didiler. seyyid eyitdi: “Bir diyârda sadâka ve zekat ve ihsan olmasa ol diyarün harabına delildür.” didi. Dervişler eyitdiler: “Server şehrün halkınun yüreği demürden ya da taşdan mıdur/ fukarâyı sevmezler?” didiler. Server eyitdi: “Hak Taâla bunlara bir Demür adlu, taş yüreklü er viribiye, aksak ola. Bu şehrün harabı anun elinde ola. Nite kim Tebriz’ün dahi harâbı ve hem imareti garrân elinde ola ”didi. Nakildür kim en son bunların harâbı anların elinde olur. Pes Timurleng  geldi Kırım’ı ol harab itdi. Çağaday mülkinden kim ol diyârda  ve Buhara dinur şehirlerdür. Raviler eyidürler sebeb bu oldi kim anlar zekat ve sadaka virmedükleri meşhur olmişdi ve emn ü emansuz olmişlardi ortalarından  ittifak-ı şer gitmişdi, hilaf iderlerdi ve ketm-i Hakka meşgul olmişlardı. Hile ve bühtan zür içlerinde çoğıdı. Tatarlar illet iderlerdi, na-hakk kandan sakınmazlardı. La-cerem Timür anları işidüp: “Zalimlerdür, bana anları sekitmek farzdur.” deyu kırdı. Hep helak idüp Kırım’ı yakdı ve dahi Sıvas’ı yıkdı. Anun içün kim anda genç kuzı boğazlarlardı. Kışın gebe sığırı pastırma içün boğazlarlardı. Zülmdür deyü anları dahi heâk eyladi, eyitdi: “ben size fi’lünüze göre Allah’dan hışm virildüm. Kanda kim zalim ola, ben ana vururam. Mazluma sözüm yokdur.”didi. ve dahi Erzenü’r-Rûmi dahi yıktı. Anlarun fesadı ol idi kim götürü ehl-i sûk ve mizan ve hile ve bazar halkı hâkimlerine rüşvet kesim virub, narh’ı eksiğine satarlardı. Fukara hakkını yirlerdi. Hiyânet zür fesad ve birahm idiler. Pes, Timur anları şöyle kırdı kim, beşiğinde oğlancıkları bile öldürdi. Bazılar eyidür. Sivas’da ve Erzenü’r-Rum’da bir zulüm dahi vardı. Kim Hak Te’âlâ helâkına ol kavmin anı sebeb itdi. Buydu kim kaçan kediler ve kelbler yavrılsalar, sokağa bırakurlardı. Kedi ve kelpcügezler çağıru çağıru can virürdü. Temür anı işidüb gazab itmesine ol sebeb oldu, dirler. Zira, Timur, âdillik davasın iderdi. Zerre kadar zulme itâb iderem, deyü söylerdü. Yavuz kişiydi. Şöyle kim bir padişaha name gönderse ol padişah nâmesine izzet idüp ayak üzre durup kalkmasa anun üstine varup ceng iderdi. Nite kim Sultan Yıldırım’a/ Timurleng elçi gönderdükde elçisini itibar eylemediği-y-çün üstine gelüp Engüri üstinde ceng olup  Yıldırım Han’un leşkerinun birezi Deşt-i Tatari idi. Kim beğleriyle el öpmeye geldiler. Yıldırım Tatarlardan vehm idüp anların padişahlarına zehr virdilerdi. Uhtu dimekle ma’rufdur, Edrine’de yatur. Saru Şeyh mukabirinde ma’lumdur. Kırım leşkerin koyup ol on bin Tatar’la Timürleng’e karşu gelüp anlarda asi olup Yıldırım’ı ele virdiler. Anatoli leşkeri dahi kaçdılar, gitdiler. Rum ilinden kimse yoğidi, kul taifesi idi. Pes Yıldırım kul içinden çıkdı, cenge yüridi. Ceng içinde ok dokandı. Yıldırım şehid oldı. Taifesi eyitdi: “Pes Yıldırım kul içinden çıkdı, cenge yüridi, şehid oldı.”diyü leşker sınup ölüsün alup Bursa’ya kaçdılar. Cengde Deli Mezid’i dutdiler, getirdüler. Kaçamadı, ayağı ağrıklu kişiydi, dutdilar. Timurleng anı Yıldırım sanup ol dahi kendüsin sakladı. Ta kim Yıldırım oğlı Emir Süleyman Şah varup tahta geçdi, pes Timurleng Bursa’ya geldi, Mezid’i duydi, Yıldırım değül idüğin bildi, helak eyledi. Bu tarafdan Emir Süleyman Şah geçup Anatoli’ya varup Timur’i sidi, kırdı. Timur zahmlu “Acem diyârına kaçdı. Timurleng varup ol Semerkand adlu şehirde ol zahmdan helâk oldi. Tevarih-i Osman’da ma’lumdur. (Saltukname Cilt 1 156-159).
İkinci Ciltteki Orijinal Metin:
“-Timur-leng Rum’a geldükte Kayseriyye şehrine kasd eyledi, geldi kim eniz kendü yolından şehre gire, şehri gâret eyleye. Kendü at depüp ilerü gelüp yüriyicek Seyyid Malatıyyive Sultan’un kabri anda idi. Ol türbenün penceresinde Zü’l-fikar resmi çıkup arkuri yola ol seyf turdı dahi odlar çıkardı ve dahi Seyyid’ün elinün kabzadan barmakların gördi. Anun korkusundan Timur inüp atından işine tevbe ve istiğfar idüp dahi Rum’dan dönüp Acem’e gitti. Ardınca Emir Süleyman b. Bayezid Han leşker ile yitişûp kırdılar, sıdılar. Kaçdı, Semerkand’a gitti. Ol cengde zahm-nak olup andan geberdi. Helâk oldu.” (Saltukname Cilt 2  180)




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder