Akşehir’deki bağlar ve üzümü pek çok
tarihi kaynakta yer almıştır. Selçuklular devrinde Akşehir’de yoğun bir şekilde
üzüm yetiştirilmiştir. Özellikle o devirden kalma vakfiyelerde Akşehir’in dört
bir yanında var olan bağların vakfedildiğini görmekteyiz. Örneğin Akşehir Alanyurt köyündeki Hacı
İbrahim Sultan Vakfı’nda, Akşehir’de bir üzüm bağı, Akşehir’de Hacı Adil Bağı,
Mâruf Köyü'nde Kârkâ üzüm bağı, Mâruf Köyü'nde Kadı bağı denilen üzüm bağı,
Nadir Köyü'nde üzüm bağı vakfiyede yer almaktadır.
Yine Seydi Mahmud Hayran Zaviyesi
Vakfı gelirleri arasında bağlar yer almaktadır. Örneğin, Bürçek Köyündeki bağın
arazisi, Akşehir’deki Polad bağı,
Kozağaç köyündeki bağ, Eğrigös Köyü’ndeki (günümüzde Doğrugöz) bağın iki sırası, Nadir( günümüzde Atakent) köyündeki bağın bir bölümü, Eğrigös köyündeki diğer bir bağın 2 bölümü, Yenice Köyündeki ekinlik olan bağ gibi vakıflar vardır.
O devirde buralarda yetişen üzümler
padişahların, beylerin ağzına layıktı. Hediye olarak onlara Akşehir üzümü
götürülürdü. Şikari’nin Karamannamesi’nde Akşehir üzümünün yer aldığı bir
tarihi vaka anlatılmaktadır. Bu esere göre:
“Karamanoğlu
Beyi II. İbrahim Bey, Fatih Sultan
Mehmet, İstanbul'u fethettiği yılda vefat eyledi. Bir Veziri var idi. Adına Ahmed Paşa derlerdi. İbrahim Han, Ahmet Paşa'yı İstanbul'a,
mübarek bâd'a (kutlamaya) gönderdi: Ahmet Paşa varıp, İstanbul’da üç ay kaldıktan sonra İbrahim Bey'in mubarek bâd (kutlama) mektubunu verdi.
Bir
gün Fatih Sultan Mehmet, Ahmet Paşa'yı tenhaya çağırıp bir miktar zehir verdi. Dedi ki:
“-Eğer Karamanoğlu İbrahim Han'a verip helâk edersen, diyarı Karaman'ı sana
ebedî veririm” dedi.
Veziri bîdin (dinsiz) zehri alıp, Lârende'ye(Karaman’a) geldi. Meğer son
güz ayı idi. Akşehir’den çok miktarda yaş üzüm alıp geldi, ol zehri bir salkım üzümün
içine zarafetle işledi. Bir tabağa gayri (başka) üzüm koyup İbrahim Han'ın
önüne götürdü. İbrahim Han üzümü görüp, taze üzüm hoş geldi ve yedi.
“-Daha var mı?” diye sual eyledi.
“-Vardır” deyip hain Vezir, zehirli üzümü götürdü, İbrahim Han
alıp yedi. Daha sonra zehir etkisini gösterdi ve İbrahim
Han yıkıldı. Alıp sarayına
götürdüler. Yirmi altı gün
yattı, Ondan sonra öldü.
Bir rivayette göre ise kendi eceli ile vefat etmiştir. Doğrusu ise
yukarıdaki gibidir. Çünkü Osmanlıların zehir verdiğini söyleyen oğlu
Kasım Bey'dir .
Ahmet Paşa zehir verdiği saat kaçıp, İstanbul'a gitti. Sultan Mehmet
buyurdu. Ahmed Paşa'yı astılar, dediler ki:
“-Hayrın olsa Sultanına olurdu”.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder