Evliya Çelebi tarafından yazılan
Seyahatname’de Nasreddin Hoca ve Akşehir’deki türbesi hakkında şu bilgiler
verilmektedir:
“Evvela
şehrin
kıble tarafı dışındaki mezarlık· içinde
din ve dünya uleması, kaf-ı yakin simurgu Mevlana Hazret-i Şeyh
Hoca
Nasreddin: İlk
çıkışları yine
bu Akşehir'dendir. Gazi
Hüdavendigar’a yetişip Yıldırım Bayezid Han zamanında
gelişmiş engin
erdem sahibi olup hazır-cevap, keşif ve keramet sahibi ulu sultan idi. Timur
ile hem-meclis olmuştur. Timur sohbetlerinden hoşlanıp mübarek hatırları için bu Akşehir'i muaf tutup yağmalayıp
yakıp yıkmamıştır.
Bütün insanların
dilinde Nasreddin Hoca öğütleri
ve latifeleri atasözü gibi yaygındır.
Bunlardan biri,
Bir
gün Timur, Hoca ile hamama girip birer peştamal ile
yıkanırken
konuşma sırasında Timur,
"Hoca!
Şimdi
bencileyin cihangir şanlı
padişahın satılması gerekse
beni niçeye (ne kadara) alırdın? der.
Hoca,
"Kırk akçeye ancak alırdım"
der. Timur,
"Be
hey hoca! Benim futam (peştamalım) kırk akçe eder" der.
Hoca,
"Ya,
ben de kırk akçeye
futayı
alırım, yoksa
sen bir Moğol taifesinden
bir yaralı topal
herifsin, hille mankırıyla bir mankır etmezsin" der. Hazır-cevap olduğundan nursuz Timur hoşlanıp
bol bol bağışlarda bulunur.
Bunun
gibi nice yüz bin karışık, tatlı latifeleri vardır
ki dillerde destandır.
Yıldırım Han ölümünden sonra Çelebi Sultan Mehmed zamanında vefat edip bu
Akşehir dışında bir kubbe ve türbesi
belli mahalde gömülüdür ve dört tarafı parmaklık ile çevrilmiştir.
Hakirin başından
geçenler: Gece yarısı göç
boruları
çalınıp bütün
ağırlıklar
giderken hakir de
hizmetçilerimi gönderdim. Bir kölemle
gece yarısı şehirden dışarı çıktım. Hatırıma geldi ki,
"Her
kim Hoca Nasreddin'i ziyaret ederse latifelerinden bazı
şeyleri· hatıra gelip
elbette güler" diye hatırıma geldi.
"Aya
gerçek mi?" diye anayolun sol tarafında mezarlığa sapıp doğru mübarek kabrine at ile varınca
bir kere,
"Es-selamü
aleyküm ey kabir ehli!" dedim. Hemen Hoca Nasreddin Türbesi içinden,
"Ve
aleykümselam ey himmetli can" deyince altımdan atım "foh" diye ürktü, iki ayak
üzere kalkıp fırlayarak mezarlık içinde
şahlandı.
Güç ile zabt ederken onun
bir ayağı bir
kabre girdi. Hakir az kalıp kabir
azabı
çeke yazdım.
Hemen yine Hoca
Türbesi'nden,
"Ağa sadakanızı verin de güle güle gidin, beri gelin
beri" diye haykırdı. Meğer türbedar imiş.
"Bre
herif ben kabir ehline selam verdim. Sen dübür ehli iken niçin selam aldın"
diye birkaç akçe sadaka
verip,
"Var
yardımcın
Allah ola!" diye dua
etti. Gerçekten de bu duruma güle güle,”
Evliya
Çelebi de Hoca’yı görüldüğü gibi Timur ile çağdaş olarak gösteriyor. Ancak
yapılan son incelemeler Evliya Çelebi’nin bu konuda hataya düştüğünü ortaya
çıkartmıştır. Timur’u hamamda futası ile kıyaslayıp, paha biçen Nasreddin Hoca
değil, “Ahmedî” mahlasını kullanan ve Beyazıt’ın şehzadelerinden Emir
Süleyman’a İskendername yazmış, (1405), bir süre Timur’un yanında da bulunmuş
şair İbrahim İbni Hızır Bey’dir. Ayrıca Kanuni Sultan Süleyman zamanında
yaşamış Lâmii Çelebi (1472-1532) “Letaif adlı eserinde sözünü ettiğimiz
fıkranın Timur ile Ahmedî arasında geçtiğini belirtmiştir.
Kaynaklar:
Evliya Çelebi Seyahatnamesi 3. Cilt 1. Kitap sayfa no 18 YKY yayınları
Erdoğan
Tokmakçıoğlu, Bütün Yönleriyle Nasreddin Hoca 1991