23 Şubat 2020 Pazar

FATİH SULTAN MEHMET’İN AKŞEHİR’İ ALMASI




868(M.1463/1464) yılında Karamanoğlu İbrahim Bey’in vucüdü bu dünyadan ayrıldı. Geriye yedi oğul birakmıştı. En büyük oğlu İshak bey bir cariyeden doğmuş olmakla İbrahim bey’in gözünün nuru idi. Bunun için sağken İç-il yöresini ona layik görmüştü ve en kıymetli eşyalarını ona emanet etmişti. Öteki oğulları yani, Pir Ahmed, Karaman, Kasım, Alaaddin, Süleyman ve Nure Sofu ise Sultan Murat hazretlerinin kız kardeşi olan soylu hatundan doğmuş olması nedeniyle İbrahim Bey’den yüz bulamadılar ve aralarında anlaşarak  Konya’yı kuşattılar. Bu sırada Karaman Beyi İbrahim Bey vefat etti. Pir Ahmet Bey, Konya’da beylik postuna oturdu. Süleyman ile Nure-Sofu Sultan Mehmet Han Gazi kapısına sığınmakla baştacı edildiler ve verimli tımarlarla iltifat görmüşlerdi.

İshak Bey, Uzun Hasan’dan yardım istedi ve karşılığında para vereceğini vaat etti. Bunun üzerine Uzun Hasan asker göndereceğini belirtti.  Bunu duyan Konya’daki Pir Mehmet, Fatih Sultan Mehmet’ten yardım istedi. Uzun Hasan Karaman  ülkesini yağmaladı. İshak Bey’i Karaman tahtına oturttu.

İshak bey, Padişahın Pir Ahmet Beyi destekleyip yardımda bulunacağını öğrenince zamanındaki bilginlerden Molla Sarı Yakup oğlu Ahmet Çelebi’yi elçilik göreviyle göndermiş ve kardeşlerine yardım edilmediği takdirde Akşehir ile Beyşehir’i armağan olarak sunacağını bildirmişti. Fatih ise Server Çavuşoğlu Çavuşbaşı Ahmet Bey’I İshak bey’e yollayarak şöyle buyurdu. Bize arz ettiği peşkeş daha önce yasalara uygun olarak satın alınan yerler olmakla apaçik bize ait olduğundan gayrı, gücümüzün parlaklığı ve ateş saçan kılıcımızın vuruşlarıyle de kaç kez yönetimimiz altına girmişti. Bu güne armağan sözü eylemek, kutlu ölmüşü azat etmektir. Kardeşlerinin düzeninden emin olmak dilerse, Çarşanba suyunu hudut kesip beri yakasını keremli beylerimize teslim etsin.

Ahmet bey kendisine verilen elçilik görevini yerine getirdiğinde, ne razı olduğuna, ne de kabul ettiğine ilişkin bir yanıt çıkmadı. Ahmet Bey’de bu sıkıntılı haberle dönüp tahtkentine geldi ve İshak bey’in Uzun Hasan’ın  desteğine güvenerek serkeşlik ettiğini belirtti. Bunun üzerine Padişah, Pir Ahmet Bey’e ettiği vadi uygulamaya koyuldu. Antalya Beyi Hamza Bey’i  bazı sınır beyleriyle birlikte Pir ahmet Bey’e koşup, sayısız ağır askerle Karaman diyarına yolladı. Ermenek’te ve bir söylentiye göre Dağ Pazarı’nda iki taraf tutuştular.  İshak Bey bozguna uğrayip, hazinesini alıp Uzun Hasan ülkesine kaçtı.  Hatunu ile bir oğlu Silifke kalesinde kaldı. Pir Ahmet Bey, Padişahın yardım kuvvetlerinin desteği ile Karaman diyarını ele geçirip  İç-el’e de el koydu. Sadece Silifke kalesi İshak bey oğlu hükmünde kaldı.

 Pir Mehmet Bey, Akşehir, Beyşehir, Sıklanhisarı ve Ilgın Pazarını Padişahın değerli beylerine teslim eyledi. Ama bir süre sonra Padişaha bağlılığını sona erdirdi ve başına buyruk olmak istedi. Padişahtan Ilgın pazarı’nı ve o yörede bulunan doğal hamamı istedi.

Bu durum üzerine Fatih Sultan Mehmet, Karaman üzerine sefer yapmaya karar verdi. Pir Ahmet Bey Larende’ye kaçtı ve gizlendi. Fatih Sultan Mehmet, Konya yakınlarındaki Gevale  kalesini  aldıktan sonra Konya’ya girmişti. Mahmut Paşa’yı da askere serdar eyledi ve Larende’ye gönderdi. Mahmut Paşa ile Pir Ahmet Bey arasında büyük bir savaş olmuş ve Karaman beyi yenilmiş ve kaçmıştı.  Daha sonra bu kaçıştan Mahmut Paşa sorumlu tutulmuştu.  Esir edilen Karamanlılar Konya’ya getirildi ve cezalandırıldılar.

Daha sonra Mahmut Paşa’ya Turgut oğulları ne yakada ise aranıp bulunması ve kargaşanın kaynağı olan varlıkları yok edilip gözlerden yitirilmesi işaret olundu. Paşa onların Bulgar dağına kaçtıklarından haberli olmakla o yöreye at kopardı. Onlar ise Paşa’nın erişmek üzere olduğunu öğrenince, Mısır-Memlük sınırı üzerinden Tarsus’a kaçtılar.  Paşa da dağda tepelerde bulduğu turgudlu kalıntılarını zincire çeküp Kapı’ya getirdi ve Padişah buyruğu ile varlıklarını ortadan götürdü. Sonra Paşa’ya Konya ve larende de bulunan zanaatkâr ve ustaların göçürülmeleri yararlı olanların İstanbul’a sürülmesi ferman buyruldu. Böylece Karaman vilayeti Osmanlı topraklarına katılmış oldu ve yönetimine Sultan Mustafa’nın getirilmesine karar verildi.

Padişah taht kendine doğru yola çıktı ve Afyon’da Mahmut Paşa’yı azletti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder