22 Şubat 2020 Cumartesi

ÖLEN AKŞEHİR BEYİNİN MALLARININ YAĞMALANMASI




            II. Selim zamanında Akşehir Beyi olan Davut Bey ölünce mallarına varisleri ve bazı Kürtler el koydular. Bu durum Osmanlı padişahı II. Selim’in  hoşuna gitmemişti.

            Kanuni Sultan Süleyman son seferinde 7 Eylül 1566’da vefat etti. Kütahya yakınlarında bulunan oğlu Şehzade Selim, İstanbul’a hareket etti. 30 Eylül’de Üsküdar’a vardı. Herkes babasının ölümünden habersizdi. Üsküdar İskelesine saltanat kayığı ile gelen Bostancıbaşı Davut Ağa, Sultan Selim’in padişahlığını ilk tanıyanlardan biri olarak onu saltanat kayığı ile Topkapı’ya geçirdi. Daha sonra tahta oturarak padişah olan II. Selim,  Davut Ağa’nın bu iyiliğini unutmadı ve ona Akşehir’de miri araziler vererek Akşehir Beyi yaptı.

            Akşehir Bey’i olan Davut Bey, Akşehir’e gelip yerleşti ve özellikle deve, at, katır gibi hayvanlar yetiştirmeye başladı. Ayrıca çeşitli köylerde kendi adına ekimler yapılıyordu. Bu alanlar kendisine miri arazi olarak verilmişti. Miri arazi devlet tarafından kiralanan yerler idi. Toprak devletin idi ve bu topraklar mirasçılara bırakılamazdı. Akşehir Beyi Davut Bey 1568 yılında vefat etti.  Ölen Davud Bey'in hayvanlarına, padişaha ait yerlerine ve ürünlerine Akşehir’deki mirasçıları ve bazı Kürtler el koydular. Bunu haber alan Padişah II. Selim, Akşehir Kadısına bir ferman gönderdi. İşte bu ferman:

            “Akşehir sancağı kâdîlarına hüküm ki:

            Bundan akdem livâ-i mezbûr Beği iken fevtolan Dâvûd Beğ'ün mîrîye deyni var iken Kürd tâyifesinden ba‘zı âdemleri ve vârisleri müteveffâ-i merkûmun atların ve develerin ve katırların alup gaybet eyleyüp ve ba‘zıları hâsları mahsûline ve sâyir metrûkâtına dahliderlerimiş.

            Buyurdum ki:

            Selîm Çavuş vardukda, müteveffâ-i mezbûrun hâsları mahsûline ve at u deve ve sâyir metrûkâtına mezbû[r]lardan ve gayriden kimesneyi dahl ü ta‘arruz itdürmeyüp bu bâbda müşârun-ileyh çavuşuma virilen mufassal ü meşrûh emr-i şerîf mûcebince amel eyleyüp mîrîye alâkası [var ise] ashâb-ı hukûkdan ve vârislerinden bir akça ve bir habbesine dahlitdürmeyüp müşârun-ileyh çavuşuma ol emr-i şerîf mûcebince zabt u tasarruf itdüresiz ve mezbûr çavuşum varmadan atından ve devesinden ve katırından kimesne nesne alup gaybet itmekden hazer idüp onat vechile hıfzitdüresiz.

Yazıldı.      Ferhâd Çavuş'a virildi. Fî gurre-i Cumâde'l-ûlâ, sene: 976

            Günümüz Türkçesi ile:

            “Akşehir sancağı kadılarına hüküm ki:

            Bundan daha önce adı geçen sancağın Beyi iken ölen Dâvûd Bey’in kiralık araziden borcu var iken Kürd kavminden bazı kişiler ve mirasçıları adı geçen ölü kişinin atlarını ve develerini ve katırlarını alıp başka yere götürdüğü ve bazıları padişaha ait yerlerine, ürünlerine ve buna benzer mirasları kendi mallarına karıştırmışlar. Buyurdum ki:

            Selim Çavuş varınca, adı geçen ölü kişinin padişaha ait yerlerini, ürünlerini ve at, deve ve adı geçen ölünün buna benzer miraslarını başka kimseyi dahil etmeden ve saldırmalarına izin vermeden bu aşamada adı önceden söylenmiş olan çavuşuma verilen ayrıntılı açıklanmış emri şerifime uygun olarak hareket edip kiralık arazi ile alâkası var ise hukuk sahiplerinden ve vârislerinden bir akça ve bir tanesi dahi bırakmadan ismi önceden söylenmiş olan çavuşuma ol emri şerifime uygun olarak zabt edip tasarruf edersiniz ve adı önceden söylenmiş olan çavuşum varmadan atından ve devesinden ve katırından kimse ne nesne alıp başka yere götürmüşse korumaya alıp dürüstçe saklayasınız.

Yazıldı.

Ferhâd Çavuş'a verildi.  Tarih: 22 Ekim 1568”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder