Kizılca Mahallesi, Mektep Sokakta etrafı duvarlarla çevrili bir türbede
yatan Şeyh Eyyüp kendini iyi yetiştirmiş bir ulu kişidir.
Sandukasındaki tarihe göre 759 (1358) tarihinde vefat etmiştir. Halk
arasında “Dede” olarak çağırıldığı için epey yaşlı iken ölmüştür. Buna göre 13.
Yüzyılın son çeyreğinde doğduğu söylenebilir. İ. H. Konyalı’ya göre, babasının
adı Hasan Çelebi, dedesinin ki ise Eyyüp’tür
Şeyh Eyyüp küçük yaştan itibaren kendini yetiştirmişti. Özellikle geceleri
devamlı ibadet eder, kitap okurdu. Bu nedenle evinin kandilleri sabaha kadar
yanardı. Bunun için en çok kandil yağına ihtiyaç duyardı. Kandilleri için
devamlı yağ istediği ve aldığı için halk arasında adı “Yağlı Dede”ye çıkmıştı.
Şeyh Eyyüp, vakıf kayıtlarında “Kazaz Şeyh” olarak yazılmıştır. Buna göre o
aynı zamanda bir ipek dokuyucusu idi. Özellikle ipek havlular yapıyordu.
Şeyh Eyyüp alçak gönüllü bir insandı. Halkın ona yakıştırdığı unvanları
kabul etmezdi. Bir rivayete göre:
“Yağlı Dede (Şeyh Eyyüp) Hazretleri’nin yaşadığı dönemlerde Akşehir’de
büyük bir kuraklık oldu. Geceleri sabaha kadar evinde kandillerin yandığını
görenler ve Şeyh Eyyüb’ün ibadet ettiğine inanan bir kısım halk;
“-Bu mübarek zat olsa gerek, bu zata gidelim yağmur duası etsin” dediler.
Bunun üzerine Akşehir’in ileri gelenleri dua için kapısını çaldılar. Şeyh
Eyyüp hazretleri de;
“-Bende evliyalık yok” diyerek kendisini gizledi. Daha sonra bir testi haşhaş yağı aldı.
Mahallelerde
“-Yağ, yağ” diye bağırarak gezmeye başladı. Daha yağ bitmeden Nuh tufanı
gibi bir yağmur yağmaya başladı. O kadar çok yağdı ki yine aynı kişiler bu
sefer Şeyh Eyyüp Hazretlerine;
“-Bu seferde Allah’a dua et de yağan yağmur dursun” dediler. O da tekrar;
“-Bende evliyalık yok” diyerek onları geri çevirdi.
Sonra sırtına bir çuval leblebi alıp
mahallelerde çocuklara;
“-Yağma yağma” diye ücretsiz leblebiyi dağıtmaya başladı. Leblebi bitmeden
yağmur kesildi.”
Dr Muharrem Bayar eserinde Şeyh Eyyüp’ün Nakşibendî halifesi olduğunu
belirtir. Ancak kaynağını belirtmez. Şeyh Eyyüp’ün evi bu günkü türbenin
yakınında idi. O devirde evin bulunduğu bu mahalle Tercüman Mahallesi idi.
Tercüman Mahallesi 1800’lu yılların başında Kileci ve Kızılca mahallelerine
katılmıştır.
Şeyh Eyyüp evinin hemen
yakınına bir zaviye yani küçük bir tekke yaptırmıştı. Bu zaviyenin ayakta
kalması için bir zaviye vakfı kurmuştu. Kurduğu bu vakfa evini, ağaçlıklı
bahçesini, ipek dokumaların satıldığı dükkânını ve Hıdırlık’taki bağ ve meyve
bahçesini bırakmıştı.
Yıllarını okuyarak
geçirdiği için Şair Haki, Akşehir Medhiyesi’nde:
“Veliler içre “Gevher İmre” mahaldir olsa yekdane,
Erenler içre “Şeyh Eyyüp” yaraşır olsa merdane,
Ziyaret eylersen “Hızr”ı hayat erer o dem cane” derken Şeyh Eyyüp için
“mertçe söylemek gerekirse o kendini iyi yetiştirmiş bir erendir” şeklinde
belirtiyor.
Şeyh Eyyüp, Akşehir Hamitoğulları
Beyliği yönetimindeyken 1358 Eylül ayında ebedi âleme göçmüştür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder