4 Kasım 2014 Salı

AKŞEHİR’İN TARİHİ PERŞEMBE PAZARI


Perşembe günleri Akşehir’in pazarı olur. Önceleri köylüler, pazara öküz ve at arabaları ile daha sonraları traktörle, tak tak’la, bugünlerde köy minibüsleri ve kendi otomobili ile gidip gelir oldular. Köylü pazarda satacak sebzesini pazara götürür, bağı bahçesi olmayanlar da Perşembe günü kurulan Akşehir pazarından ihtiyaçlarını karşılar.
Akşehir’in meşhur Perşembe pazarı, tarihi süreç içerisinde şehrin büyümesine bağlı olarak dağın eteğinden aşağıya, ovaya doğru yer değiştirmiştir. Selçuklular zamanında Seyit Mahmut Hayran Türbesi’nin hemen alt kısmında kurulan Pazar, Osmanlılar zamanında bugünkü kebapçıların önündeki alana inmişti. Daha sonraları bugün Akşehir’de hal olarak kullanılan kısma Perşembe günleri pazar kurulmaya başlanmıştı. Burada da yerleşik düzen başlayınca Pazaryeri, Gülmece Parkı olan Nasrettin Hoca Mezarlığı’nın yanına taşındı ve uzun yıllar burada Perşembe Pazarları kuruldu.
Akşehir Belediyesi’nin yaptığı çalışmalar sonucu hem alt yapısı olan hem de bir kısmının üzeri kapatılarak bugünkü Perşembe Pazaryeri oluşturuldu. Pazarcıların çadırlarını rahatlıkla kurabildiği, tuvaleti ve suyu olan, gezinme alanları geniş ve pek çok büyük şehirde bulunmayan bir güzellikte bir Pazaryerine Akşehir sahip oldu. Şair Sami Hamamcı “Akşehir’im Der” isimli şiirinin bir yerinde:
Benim sevdam,
Köprübaşı'ndan öteye kurulan Pazar yeri
Akıl almaz güzellikte sergidir
Horoz öter, köpek havlar, buzağı böğürür
Allı yeşilli basmalar içinde analar bacılar
Önlerinde el emeği, göz nuru çevre, peşkir
Toprağı sulamış alın teriyle birlik
...
Sevdam benim Pazar yeri
Nişanlımın kolyesi lüle taşından
 Özgürlük, sevgi, barış, çağdaş yaşam
O gün bu gündür haykırır Köprübaşı'ndan
Bir yanda Hoca Nasrettin gülmez güldürür
Bir yanda Atatürkçü ruh ölmez, hürdür
Sultan dağlarının eteğinden bu insanlar
Tek bir yürek olup,
Ben Akşehir'im,der...”
            şeklinde Perşembe Pazarı’nı anlatır.
Perşembe günü otomobiller pazara yakın cadde ve sokaklara gelişigüzel park edilir, sürücü ve yolcular alış-veriş için pazara dağılır. Yirmi adım ötedeki sebze ve meyve satıcılarının avazları, sıcaktan bacaların gölgesine sığınmış güvercinlerin uyuklamalarını engelliyemiyordu.
“- Domatees! Üç kilo bi milyon! .”
“- Bursa şeftalisii! ..”
 “- Kesmece bunlaar! ..”

 Akşamüzeri kalabalık, alıp-satma zevkinin doyumuna ulaşıp, arkasında bir sürü atık bırakıp, Pazaryerini boşaltmaya başlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder