3 Kasım 2014 Pazartesi

AKŞEHİR’DE CUMHURİYET BAYRAMI ONUNCU YIL KUTLAMALARI


“Türk milleti!
Ebediyete akıp giden her on senede
bu büyük millet bayramını,
Daha büyük şereflerle,
saadetlere huzur ve refah içinde
kutlamanı gönülden dilerim.
Ne Mutlu Türküm Diyene..
                      
           
Türkiye’de Cumhuriyet’in ilanından itibaren geçen on yıl Cumhuriyet tarihimizin en önemli ve kritik dönemi idi. Bu dönem, Türkiye’de, Atatürk önderliğinde bir yenileşme ve Türk ulusuna yeni bir kimlik kazandırmak çabasının yoğunlaştığı bir süreç olmuştur. Öte yandan içerde, savaşın kötü etkileri silinmeye çalışırken, bir yandan da rejim karşıtı kişilere karşı mücadele verilmiştir. Dışarda ise, kendi gücüyle varlığını sürdürebilen saygın bir devlet olarak tanınabilmek için büyük bir çaba gösterilmiştir. Bu çabalar genç Cumhuriyet’in gücünü zorlamış, fakat, birlik ve beraberlikle kenetlenmiş bir ulusun başaramayacağı bir şey olmadığını göstermiştir. Bu başarıda en önemli etkenlerden biri ise, ulu önder Atatürk’ün Türk ulusuna duyduğu sonsuz güven ve yılmadan sürdürdüğü inkılap hareketleridir.
Gerçekten, 1923’de devralınan, uzun süren savaşlar nedeniyle harap olmuş, kaynakları kurtulmuş, nüfusu azalmış yokluklar içindeki Türkiye ile 1933’de hukuk ve eğitim sistemini, teknolojisini, sanayisini, tarımını ve ticaretini değiştiren ve geliştiren Türkiye arasında büyük fark vardı. Cumhuriyet’in ilanı ile başlayan ve birbiri arkasından getirilen yeniliklerin Türk devlet ve toplum düzeninde on yıl sonunda bu önemli değişikliği yaratması, uygulayıcıların kararlılığının yanısıra, Türk toplumu tarafından benimsenip sahip çıkmasıyla mümkün olabilmiştir. Bu gelişmeler Cumhuriyet ve inkılaplarla getirilen yeni düzenin sürekli olacağı düşüncesine kuvvet kazandırmıştır.
Buna rağmen Atatürk’e göre bu yapılanlar asla yeterli değildi. Onuncu Yıl Nutku’nda “Yurdumuzu dünyanın en mamur ve medeni milletler seviyesine çıkaracağı” sözleriyle Türk inkılabının çağdaşlaşmaya yönelik hedefini gösteriyordu. Onuncu Yıl Marşı’nda da nüfusun On yılda on beş milyona varması ve ülkenin dört bir yanının demir ağlarla örülmesi övünerek anlatılıyordu.
            Yoğun çabalarla geçen ve bir varoluş mücadelesinin verildiği bu kritik dönemin sonunda “Cumhuriyet’in Onuncu Yılı” görülmemiş güzellikte ve coşkulu kutlanması ona çok farklı ve özel bir anlam kazandırmıştı.
Onuncu yıl kutlamalarının ülke genelinde, köylere, varıncaya kadar kutlanması hedeflenmişti. Onuncu Yıl kutlama programlarının hazırlanması için İl ve ilçelerde  “Komite” ve “Heyetler” oluşturularak çalışmalar sürdürülmüştü. Kutlamalar için bütçeden belirli bir para ayrıldı. Bütün ilçelerde olduğu gibi Akşehir’de de kutlama komitesi oluşturuldu. Kutlamaların en güzel olabilmesi için halkın katılımının sağlanması ve coşkunun artırılması için çalışmalar yapıldı. Bu amaçla  Cumhuriyet’in Onuncu yılında sergilerle, konferanslarla halk kürsüleri ve afişlerle halkın Cumhuriyet’in değerlerini ve İnkılabın getirdiklerini anlaması hedefi ağırlık kazanmıştı.
            Diğer bayramlardan farklı olması için bu bayramın üç gün ve  üç gece boyunca  tören ve şenliklerle kutlanmasıdır. Üç gün boyunca tiyatro gösterileri ve konferanslar düzenlendi. Özellikle köylü vatandaşların katılması teşvik edildi. Akşehir’e yakın köylerdekilerin yürüyerek veya atlarla şehir merkezine gelerek bizzat etkinliklere katılması sağlandı. Gelen köylüler şehirde misafir edilip ağırlandılar.
            Akşehir’de üç gün süren Cumhuriyet Bayramı kutlamaları boyunca evlerin, sokakların, binaların, caddelerin ve meydanların bayraklarla, afişlerle ve taklarla süslenmesi ve geceleri evler ile binaların ampullerle veya fenerlerle aydınlatılması sağlandı.
            Bu bayramda  yurdun her yanında olduğu gibi Akşehir’de de  bayram törenlerinin yapıldığı  meydana “Cumhuriyet  Meydanı” adını verildi.. Ayrıca, “Toprak Alma Töreni” adı altında yapılan anlamlı bir törenle de meydandan alınan toprakların birlik ve beraberliklerin bir sembolü olarak Ankara’ya gönderildi.
            Akşehir’de ordu, jandarma, memurlar, öğrenciler ve halkın katıldığı geçit resmi yapıldı, kutlama İstiklal Marşı ile başlandı ve yine İstiklal Marşı bitirildi. , merasimin yapıldığı Akşehir’e bağlı nahiye ve köylerden gelen iyi giyinmiş millî kıyafetli atlı ve yaya halk  törenlere katıldı. Geçit töreninden sonra gündüz ve gece millî kıyafetli kişilerle halk kütleleri şehrin ana cadde ve sokaklarında alaylar ve fener alayları düzenlediler. Her yerde belediye, özel idare ve okulların bando mızıkaları bu törenlere iştirak etti. Akşehir’in büyük cadde ve sokaklarına Cumhuriyetin on yılında gerçekleştirilen işlerle inkılâp eserlerini kolaylıkla gösterip anlatacak şekilde renkli grafikli levhalar ve resimler kondu, inkılap fikirlerini ifade eden büyük yazılı (kırmızı üzerine beyaz) iri harflerle yazılmış levhalar asıldı. Asılan afişlerde “Dünü unutma, bugünü iyi anlarsın, Milletini sev ve sevdir, Ne mutlu Türküm Diyene, Tembel adam iyi vatandaş değildir, Cumhuriyet milletin devlet oluşudur, Halk içinde halkla beraber halk için, Türk övün çalış güven” gibi vecizeler  vardı.
            Akşehir Cumhuriyet Meydanına Bayramın başladığı andan sonuna kadar bu konu üzerinde bütün vatandaşlara gece gündüz söz söyleme imkanı vermek üzere  bir kürsü konuldu.
Meydanda şiirler, konferanslar, halk destanları, temsiller, konserler, halk türküleri söylendi. Katılımcıların bu günleri tam bir bayram havasında geçirmesi sağlandı.
Bir öğrencinin okuduğu:
             Türküm Ne Mutlu Bana
Ne mutlu bana ki Türk yaratıldım
Gönlümün en yüksek gururudur bu
Ne esir edildim, ne de satıldım;
Türk benliği Türklük şuurudur bu.
Bu gurur, bu şuur dünyalar değer
Değişmem cihana verseler eğer”
            Şiiri katılımcılardan büyük alkış aldı.
            Akşehir’in köylerinde Cumhuriyet’in ilan edildiği saat olan 20.30’da bütün köylüler meydanda yakılan  ateş etrafında toplandılar, meşaleler yakıldı ve köy mualliminin Cumhuriyet’in faydalarını anlatan sözleri dinlendikten sonra davul, zurna eşliğinde millî türküler ve oyunlarla eğlenildi.
Bayramın ikinci ve üçüncü geceleri pehlivan güreşleri, cirit oyunları, şiir ve destanların okunması, millî mücadeleye ilişkin yaşanmış hikayelerin anlatılması köy meydanlarında yapıldı.
            Bayram süresince her vatandaşın giysisinin sol yakasına gelecek şekilde Türk bayrağı takması kararlaştırılmış ve uygulanmıştı.
            Akşehir’deki 1933 Cumhuriyet Bayramı kutlamaları hafızalarda yer aldı ve unutulmaması içinde Müze önüne bir taş konulmuştu. Gazeteci Yavuz Donat, 08.11.2003 tarihli Sabah gazetesi’nde Akşehir’deki Cumhuriyet Bayramı’nın 10 Yıl Kutlaması’nda konulan bu taşla ilgili yazısında:
29 Birinci Teşrin 1933
Nüfus arttı, kentler büyüdü. Eski meydanlar, yol oldu, bina oldu.

Akşehir'de "meydanımsı bir yeşillik" gördük. Büyüyen kentin ortasında "ufacık" bir alan.

Ortasında "yetmiş yıllık" bir taş.

Üzerinde şunlar yazılı

"Akşehir onuncu Cumhuriyet  Bayramını candan coşkunlukla bu meydanda kutladı. 29 Birinci Teşrin 1933."

70 yıl geçti aradan. 70 yılda iktidarlar değişti, belediyeler değişti, imar planları değişti. Ama Akşehirli "gözünü korur gibi" bu taşı, burada korumuş. Çarşı esnafına "meydana... Taşa iyi sahip çıkmışsınız" dedik.

İçlerinden biri sesini yükseltti

- Siz Ankara'dakiler için Anıt Kabir neyse, biz Akşehirliler için de bu taş öyledir... Nasrettin Hoca'nın türbesine nasıl kimse zarar veremezse, bu taşımızı da kimse yerinden oynatamaz
.”
Onuncu Yıl Kutlamaların en önemli yönü Cumhuriyet’in kendini tanıtabilmek fırsatını iyi değerlendirebilmiş olmasıdır. Bayramın ilk gününden itibaren Türk halkı Cumhuriyet Bayramı’nı gerek katılımcı gerek izleyici olarak içten gelen bir sevinç ve gururla kutlarken Cumhuriyet’e olan inancını ve güvenini göstermiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder