4 Kasım 2014 Salı

MUHACİR PAZARI


Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde Balkanlardan göç edenler -dede-baba yurdu dedikleri Konya’ya ve ilçelerine gelip yerleşmişlerdi.  Bu geliş sırasında oradaki gelenek ve göreneklerini Anadolu’ya taşımışlardı. Hatta pazarlarını bile.
93 Harbi olarak bilinen 1877–78 yıllarındaki Osmanlı- Rus harbinde Osmanlılar yenilmesi, Balkanlar’da ve Kırım’da yaşayan Türkleri derinden etkilemiş. Onların vatanlarını terk edip göçe başlamasına neden olmuştur. Bu göçleri diğer bazı savaşlar hızlandırmıştır. Örneğin 1912’deki Balkan Savaşları sadece Türklerin değil bir kısım Rumlarında Anadolu’ya göç etmesine neden olmuştu. Ancak en büyük göç 1923 yılında yapılan mübadelede olmuştur.
Bu mübadele sonucu göçmenlerin büyük bir bölümü Konya’ya gelmiş ve buraya yerleşmiştir. Bu göçten Akşehir’de nasibini almış, şehrin içerisine ve bazı köylerine bu göçmenler yerleştirilmiştir.
Genel olarak mavi gözlü ve sarışın olan bu insanlar yerliler tarafından muhacir olarak isimlendirildi. Muhacirler geldikleri yerlerden gelenek ve göreneklerinin yanı sıra bazı kültürleri de Anadolu’ya taşımışlardı. Bu kültürlerin en başında giyim ve yemek kültürü gelmekteydi. Kendi giysilerini alabilmek ve yapacakları yemekleri için malzeme teminini sağlayabilmek amacıyla “Muhacir Pazarı” olarak isimlendirilen pazarları kurmaya başlamışlardır.
En büyük Muhacir Pazarı, Konya’nın Şekerfuruş Mahallesinde kuruluyordu. Bunu kuran genellikle Selanikli muhacirlerdi. Pazar sonradan Zindankale’ye daha sonra da Söylemez Türbesi’nin batısında bugünkü yerine kaldırılmıştır.
Akşehir’e yerleşen Balkan ve diğer göçmenler Akşehir’de de Semt pazarı kurmaya başlamışlardı. Öncelikle Akşehir’de Muhacir Pazarı, Pazar günleri kurulmaya başlanmıştı. Oysa Akşehir’in semt pazarı günü Perşembe günü idi. Pazar günü ilk olarak bazı sokak aralarına küçük çapta kurulan bu pazarlar zamanla büyüdü. Burada satılan malzemeler herkes tarafından kullanılmaya başlanınca muhacir pazarı olmaktan çıktı ve genel bir semt pazarı oldu ve zamanla çalışanların daha rahat alışveriş yapabilmeleri için Akşehir’de Pazar günleri kurulan bu pazarlar çeşitli semtlerde birden fazla kurulmaya başladı.
Muhacir pazarları, halkı yeni yiyeceklerle tanıştırdı ve bu yiyeceklerin daha fazla kullanmasını sağladı. Örneğin Bamya Akşehir’de muhacir pazarlarında boy gösterdi ve halkın onu tanımasını ve yemeğini öğrenmesini sağladı. Yine zeytin ve zeytinyağı daha çoğunlukla Muhacir Pazarları’ndaki tezgâhlarda yer aldı. Muhacirlerin kendilerine özgü ekmeği ve tatlıları vardı. Bunları yapabilmek için malzemelerini pazardan karşılıyorlardı. Balkanlardan  gelen göçmenler, bu ürünlerin kullanılmasının artmasını ve diğer pazarlarda da yer almasını sağlamıştır.
Göçmenler, Anadolu’ya geldiğinde yöresel giysilerini giymeye devam ettiler. Genellikle çok renkli ve parlak tonlardaki bu giysilerinin kumaşlarını Muhacir Pazarları’ndan karşılıyorlardı. Bu elbiseleri dikenler her yöreye özgü nakışları giysilere işliyorlardı.
Muhacirler zaman içerisinde topluma adapte olunca muhacir pazarları da anlamını yitirdi ve sıradan pazar haline geldi. Zamanla bu pazarlardaki satıcılar ve alıcılar değişti. Sadece ismi kaldı yadigâr.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder