Seydi Yunus, Akşehir Meydan
Mahallesi’nde türbesi bulunan ve “kutbu’l-kutub” olarak nitelendirilen
büyük bir evliya idi.
Akşehir’deki türbesindeki kitabeye göre H.820/M.1417 yılında vefat
etmiştir. Bu tarihe göre Seydi Yunus, 14. yüzyılın ikinci yarısı ile 15.
yüzyılın başlarında Akşehir’de yaşamıştır. Bu devirde Akşehir adeta bir tenis
topu gibi bir Karaman oğullarının eline geçmekte, bir Osmanlı devletine
geçmekte idi.
Seydi Yunus’un hayati hakkında ne yazık ki yeterli bilgi yoktur. Onun
hayatı hakkında bilgi veren üç kaynak vardır. Birisi türbesindeki kitabedir. Bu
kitabeye göre Seydi Yunus, Peygamberimizin
soyundan gelmektedir. “Mefhari’s-saadat
es-Seyyid” tamlaması peygamber soyundan gelenlerin iftihar edecekleri bir
efendi olduğunu belirtiyor. Ayrıca bu sıfatlar Nakşibendîler tarafından
kullanılmaktadır. Bu da Seydi Yunus’un Nakşibendî olduğunu gösteriyor. Nitekim
bazı kaynaklar onun Nakşibendî halifesi olduğuna yer verir.
Bir diğer kaynakta Şair Haki’nin
“Akşehir Medhiyesi”dir. Burada:
O
Seyyid Yunus’u görsen gezer sancağı şahane
Eğer
şah u eğer bende otağın kurdu meydane
O
nesl-i ism-i ahsen kim oturmuştur emirane
“O
Seyyid Yunus ki şahane sancağın altında gezmektedir. O’nu gören şahlar, kullar
hemen yanına gelip, çadırlarını kurar, O’nun gölgesinde, himayesinde otururlar.
O’nun güzel ismi gönüllere yer
etmiştir. Nesli bu şöhreti devam ettirmektedir.”
Seydi Yunus ile
ilgili diğer bir kaynakta vakıf defterleridir. Bu kayıtların bazılarında Seydi
Yunus’un adı Şeyh Yunus olarak yer almıştır. Çok zengin bir vakfı vardır. Bu
vakıf Akşehir merkezindeki Seydi Yunus Zaviyesi için kurulmuştu. Vakıf
Karamanoğlu Alâeddin Ali Bey(1361-1398) zamanında
kurulmuştur.
Seydi Yunus Zaviyesi’ne devam eden genç, orta yaşlı, ihtiyar her zümreden
insan, gerekli dini ilimleri okuyarak ve yaşayarak öğrenirdi. Ayrıca, Zaviye’ye bir yolcu geldiği zaman, eşya ve
hayvanları yerleştirildikten sonra hamama sokulur, güzelce yıkanır, sonra bir
odaya alınıp, yiyecek ve içecek ikrâm edilirdi. Akşam namazından sonra zaviyede
Kur'ân-ı Kerim okunur ve gece teheccüd namazına kalkılır idi.
Vakıf kayıtlarına göre;
Seydi Yunus’un Akşehir Meydan Mahallesi’ne Çakıllar köyünden gelmesi
muhtemeldir. Nitekim onun evlatları Çakıllar ve Bisse(Çamlı) Köyü’ne geri
dönmüşlerdir.
Seydi Yunus’un kurmuş olduğu
Seydi Yunus Zaviye Vakfı’na Çakıllar ve Bisse(Çamlı) köylerini vererek en büyük
bağışı yapan Karamanoğlu Alâeddin Ali Bey’dir. Ancak onun torunu olan Karamanoğlu İbrahim
Bey, Seydi Yunus’un oğullarının Osmanlılarla birlikte İstanbul’un fethine
katılması nedeniyle onları cezalandırmak için vakfedilen bazı yerlere el
koyarak tımara vermiştir.
Çelebi Mehmet zamanında 1414 tarihinde
Akşehir yönetimi Osmanlılara geçti. Bu tarihten üç yıl sonra Seydi Yunus,
Akşehir’de vefat etti. Naaşı Meydan Mahallesinde bulunan zaviyesinin yanındaki
türbeye konuldu. Bazı kaynaklar Kanuni zamanında(1520-1566) Akşehir Çakıllar
köyünde yaşayan Şeyh Abdullah Efendi’nin oğlu olduğunu belirtirler. Ancak bu tarihi
gerçeklere aykırıdır. Olsa olsa torunun torunudur.
Seydi Yunus, Akşehir’in tarihi kültür
hayatının yapı taşlarından biridir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder