28 Mart 2014 Cuma

AKŞEHİRİN BİR EFSANE YERİ: HIDIRLIK


Anadolu’da pek çok şehrin kenarında Hıdırlık denilen yeşil alanlar vardır. Bu şehirlerden biri de Akşehir’dir.
Hıdırlık, Akşehir’in batı güneyinde Sultandağı’na hakim meyilli bir yerdir. Bütün şehri, ovayı ufuklara kadar ayaklar altına alan ve gönül açan bir manzarası olan mesireliktir.
 Halk arasında Hıdır veya Hızır şeklinde söylenir. Hıdır ismi Arapça El Hadır’dan gelmektedir. Manası da “Yeşil” demektir.  Henri Corbin, Hızır’ın yeşillik ve bitki kavramlarıyla olduğu kadar, hatta daha fazla sularla ilgili olduğunu savunur.
Hızır’ın su ile olan bağlantısı özellikle yağmur dualarında görülür. Şehirlerin yanı başındaki HIDIRLIK olarak anılan yerler yağmur duası mekânlarıdır.
Hızır’ın insan, melek ya da peygamber olması da tartışma konusu yapılmıştır. Bazı tasavvuf çevreleri ise onun bir veli olduğunu iddia ederler. İlahiyat çevreleri ise onun bir peygamber olduğunu söylerler.
Kitab-ı Mukaddesteki ve Talmud’daki  İLYA’nın  Hızır ile aynı kişi olarak anıldığını İslam alimleri kabul etmek zorunda kalınca, isim benzerliğinden istifadeyle İLYAS peygamberi, Hızır’ın kişiliği ile birleştirmişlerdir. Hâlbuki Kuran-ı Kerim’de anlatılan İlyas peygamberin Hızır ile hiçbir benzerliği bulunmamaktadır. Hıristiyanlar İLYA ile Hızır’ı kastettikleri için yan yana yaşayan bu insanlar, aynı kişiyi Hıdır ve İlya dedikleri için bunu Hızır İlyas olarak söylenmektedir.
Akşehir Hıdırlık’ta ömrü asırlarla ölçülen büyük bir çınarın gölgelediği Hıdırlık mescidi bulunmaktadır. Mihrabının iki tarafında İslam öncesi devre ait bir eserden alınmış iki kıymetli taş ile süslenmiştir.
Fatih Sultan Mehmet Akşehir’e geldiği zaman Hıdırlık vardı. Burası  Selçuklulardan kalma bir tarihi yadigardır. 1476 yılında Fatih adına yapılan genel tahrir defterinde:
“Vakfı Hızır İlyaslık der Akşehir der tasarrufu fakih be-mektubu merhum Çelebi.” Burada bir zaviyenin bulunduğunu ve zaviye gelirleri de şöyle sıralanmıştı:
Zaviyenin önünde tarla ve bağ, Kanlıcı pınarı civarında tarla, Eğrigöz ve Yenice köylerinde bağ”
İkinci Beyazid’in defterinde zaviye yine yer almaktadır. O vakit İskender zade Musa tasarruf  ediyordu. Daha sonraki kayıtlarda Hıdırlık zaviyesi yer almamaktadır. Burada zaviyenin yanı sıra bir de kervansaray’da vardı. Buraya gelen misafirler Akşehir manzarası eşliğinde yemek yerlerdi. Burada vakfın yemeklerini pişirmek üzere büyük bakır kaplar bulunmaktaydı.
1900 yılında Akşehir Kaymakamı Salim Bey, gördüğü bir rüya üzerine mescidin içine bir sanduka yaptırmıştı. Ancak burası bir türbe değil mescitti. Sonra bu sahte sanduka yıkılmış binaya eski hali verilmiştir.
1940’lı yıllarda o zamanın Akşehir Belediye Başkanı olan Mustafa Şarlak, Hıdırlığı park haline getirmiştir. Yıkık olan mescit kubbesini yaptırmıştır. Burada büyük çınarın dışında ağaç yokken mescit çevresi ağaçlandırıldı ve çeşitli süs havuzları yapıldı. Ayrıca buraya rahat ulaşım için çeşitli yollar yapıldı.
Daha sonraki tarihlerde Hıdırlık pek çok bakım ve onarımdan geçilerek bugüne gelmiştir.
Türk Dil Kurumuna göre Hıdırlığın bir anlamı da mezarlıktır. Nitekim Hıdırlıkta yapılan yol çalışması sırasında pek çok mezar açığa çıktı ve hala bu mezarların kemikleri ve mezarlık çukurları rahatlıkla görülebilmektedir.

Dedelerimizden bize miras kalan bu güzel yerlerin bize bir emanet olduğunu unutmadan çocuklarımıza saklamalıyız.

1 yorum: