28 Mart 2014 Cuma

İŞTE AKŞEHİR’DE YAPILAN HAZIRLIKLAR

 15 Kasım 1921 tarihinde Akşehir’e gelen Batı Cephesi Karargâhı buradaki Büyük Taarruz hazırlıklarına başladı. 24 Ağustos 1922’de Başkumandan, Genelkurmay Başkanı ve Batı Cephesi Komutanı’nın ayrılması ve bir gün sonrada Birinci Kademe’nin Çay’a gitmesi ile dokuz ay on gün süren bu çalışmalar sona erdi.
İstiklal Savaşının ilk meydan muharebesi olan Sakarya Meydan Muharebesi, Türk Ordusu için bir yokluk ve yoksulluk savaşı olmuştur. Kütahya-Eskişehir Muharebelerinden sonra, insan gücünün 1/2’sini, silah gücünün de 1/10’unu kaybetmiş olan Batı Cephesi Komutanlığı, birliklerine 18 Temmuz 1921 tarihinde verdiği bir emirle Sakarya Nehri’nin gerisine çekilme emrini vermişti. Ağustos ortalarına doğru yapılan yeni düzenlemeye göre Türk Ordusu’nun konuşlanma ve kuruluş durumu şöyledir: Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa, Başkomutanlık Karargâhı Ankara’dadır. Batı Cephesi Komutanlığı, Yunan taarruzuna karşı, kuvvetlerini Sakarya Nehri doğusunda yedi gurup halinde konuşlandırmıştı.
Batı Cephesi Komutanlığı Eskişehir - Afyon hattında tertiplenen Yunan Ordusu’na karşı genel bir taarruza geçebilmek için, hazırlıklara olanak verecek, ayrıca bu hazırlıkları bozma amacı güdecek, Yunan saldırılarını kıracak şekilde olmak üzere, birliklerine ulaşılan elverişli hatlarda savunma düzenleri aldırıyordu (Gnlkr Yay., 1980: 371).
Sakarya Zaferi’nden sonra orduda kolordu teşkilatına geçildi. Batı Cephesi’ne bağlı olarak menzil hatları ve ikmal yolları kuruldu. Bunların bir kısmı Batı Cephesi bünyesinde teşkil edilen 1. ve 2. Ordu Komutanlıkları’nın emrine verilerek, ordular bölgesinde direkt destek sağlandı. Büyük Taarruz için gerekli olan askeri malzeme ve tüm ihtiyaçlar Tekâlif-i Milliye ve Harp Encümeni kararları uyarınca çoğunlukla memleketin öz kaynaklarından sağlandı. Türk Milleti, adeta yarışırcasına ordusunu teçhiz etti. Diğer yandan Sovyet Rusya ve Fransa ile yapılan antlaşmalar sonucu bir miktar silah ve cephane yardımı da sağlandı ve bu malzemeler Batı Cephesi’ne tahsis edildi. Ayrıca İtalyan ve Fransızlardan alınan uçaklarla cephe uçak bölüğü iş görür hale getirildi. Ağustos ayına kadar birliklerin her türlü eksiklikleri tamamlandı. Subayların bilgi ve kapasitelerini arttırmak amacıyla talimgâhlar ve kurslar açıldı. Sık sık tatbikat ve manevralar yapılarak ordunun eğitim seviyesinin yüksek bir düzeye çıkarılması sağlandı. Sakarya Zaferi’nden sonra bütün milletin ve ordunun morali yüksekti. Büyük Taarruz için milletten istenen fedakârlıklar, yurdun her tarafından yarış halinde arzu ile yerine getiriliyordu. Birliklerin yiyecek ve giyecek durumu düzeltildi. Subayların maaşları muntazaman verilmeye başlandı. İsteyen askerlere kısa dönemlerle de olsa izin verildi. Yunanlıların ve İstanbul Hükümeti’nin ordu üzerindeki olumsuz propagandaları etkisiz kaldı. Orduda hemen hemen firar olayı kalmadı. Ayrıca istihbarata karşı koyma faaliyetlerine de büyük önem verildi(www.tsk.mil.tr).
İşte bu gerçekleştirilen hazırlıkların merkezi Batı Cephesi Karargâhı yani Akşehir idi. Yokluklarla gelinen Akşehir’de dokuz ay on günlük bir sürede 18 piyade tümeni, 5 süvari tümeni, 8659 subay, 199.283 er, 100.352 piyade tüfeği, 2025 hafif makineli tüfek, 839 ağır makineli tüfek, 323 top, 5282 kılıç, 198 kamyon, 33 otomobil ve ambulanstan oluşan bir ordu meydana getirildi.




ORDUNUN AKŞEHİR’DEN AYRILACAĞINI BELİRTEN KARARGÂH EMRİ

Garp Cephesi Erkan-ı Harbiye Reisi Asım Bey, yayınladığı 74 Numaralı Karargâh Emri’nde:

“23.8.38
Karargâh Emri 74 Numara
16.Şube Müdür
1. Başkumandanlık, Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Riyaseti ve Cephe Harp Karargâhı otomobillerle 24.8.38’de Akşehir’den hareket edecektir.
Kamyonetler 24.8.38 saat 10 evvelde hareket edeceğinden saat 9 evvel hazır bulunulacaktır. Emirberler trenle geleceklerdir.
Garp Cephesi Erkân-ı Harbiye Reisi Asım”

KOMUTANLARIN NOTLARINDA AKŞEHİR’DEN AYRILIŞ
Rafet Belen: “ 1.Ordu, 24 Ağustos akşamına kadar yığınak bölgesinde toplanarak, birlikler gerekli tetkikleri ve hazırlıkları yapma fırsatını buldular (Belen:1983:423).”
Akşehir’den ayrılış İsmet Paşa’nın notlarında: “Başkumandanı hep cepheye naklediyoruz. Akşam Şuhut’ta yattık” şeklindedir.
Nutuk’ta Mustafa Kemal Atatürk “24 Ağustos 1922'de karargâhımızı Akşehir'den, taarruz cephesi gerisindeki Şuhut kasabasına getirttik” şeklinde Akşehir’den karargâhın ayrılmasını anlatmaktadır (Nutuk II,1982,674).
Bir subay olarak Garp Cephesi Karargâhı’nda görevli olan Cevdet Kerim İncedayı “24 Ağustos günü Karargâh-ı umumi Akşehir’den Şuhut kasabaya giderken dikkat ettim. Bir gün evveline kadar müteaddit kolorduların geçtiği bu geniş sahada geride kalmış tek bir nefer ve kırılmış tek bir araba görülmüyordu” (İncedayı, 2007:204).
KARARGAH AKŞEHİR’DEN AYRILIRKEN AKŞEHİR’İN DURUMU
Akşehir, tarihinin en heyecanlı gününü yaşıyordu. Erkenden Akşehir-Afyon yolu üzerindeki bütün binaların damları ve sokak başları; Gazi Başkumandanı, Büyük Erkân-ı Harbiye Reisi’ni ve 9 ay 10 gündür misafir ettikleri Garp Cephesi Kumandanı İsmet Paşa’yı uğurlayacak, selametleyecek ve alkışlayacak olanlarla dolmuştu. Karargâh Binası’nın önüne heyecanlı bir kalabalık gelmişti. Bütün büyük misafirler birer birer Akşehir’i terk ettiler. Nihayet Garp Cephesi Komutanı İsmet Paşa’nın otomobili karargâh binası önüne yanaştı. Aşağıya inen İsmet Paşa alkışlar arasında otomobiline bindi, yanına Erkân-ı Harbiye Reisi Asım Bey’i de aldı. Otomobil gözyaşları, alkışlar ve dualar arasında uzaklaştı. … Biraz sonra minarelerde verilen Es-salaların yankıları yaslı ve hüzünlü şehrin üstünde gözle görülmeyen fakat sezilen bir başka tül serpiyordu (Konyalı, 1945:718). Sessizliğe gömülen Akşehir, büyük zaferin müjdesini ve Gazi Mustafa Kemal önderliğindeki askerlerin dönüşünü bekliyordu.
"Dönüşünü bekliyor.
Kızıl saçlı çocuklar
Dönüşünü bekliyor.
Ufuklarda kara bulutlar
Dönüşünü bekliyor.
Ay yıldızlı bayraklar
Dönüşünü bekliyor
Mahşeri yaşamış ordular.
Dönüşünü bekliyor.
Kıvılcım kapmış sevdalar
Akşehir’den dalga dalga
Mermi çeken kağnılar
Yalın ayaklı Ayşe'ler, Fatma'lar
Gözü yaşlı yavrular.
         Dönüşünü bekliyor."
Akşehir’in sessiz bekleyişi uzun sürmedi. Bir hafta sonra Akşehir çarşısına hızla gelen bir atlı:

“Savaşı biz kazandık. Zafer bizim. İzmir’e doğru gidiyoruz.” diye bağırarak sessizliği bozmuştu(18). Nihayet Akşehir’de dokuz ay on gün beklenen zafer doğmuştu ve Akşehir, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasında etkili bir rol oynadı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder