Şeyhülislam Akşehirli
Hasan Fehmi Efendi, 1795’de Akşehir’de doğdu. Ilgınlı olan Osman Efendi’nin
oğludur. Ilgın o devirde Akşehir’e bağlı bir kasabadır. Hasan Fehmi Efendi, son devir Osmanlı
alimlerinden olup Osmanlı Devletinin yüz onuncu şeyhülislamdır.
Küçük yaştan itibaren ilim
tahsiline ilgi duyup, Konya’ya giden Hasan Fehmi Efendi, tahsilini Konya’da
yaptı. Devam ettiği okulun derslerini başarıyla bitirip, icazet (diploma)
aldıktan sonra, Amasya’dan Konya’ya gelen Kara Halil Efendi ile birlikte
İstanbul’a geldi. Vidinli Mustafa Efendinin derslerine devam etti. Açılan rüus
(diploma) imtihanını birincilikle kazandı. Ayasofya Camiinde ders vermeye
başladı. 1847 (H. 1263) senesinde Haric rütbesiyle Feth-ul-Gazi Medresesine
müderris tayin edildi. Çeşitli medreselerde de müderrislik yapıp, ilim
öğrettikten sonra, Sahn-ı Seman (Fatih) Medreselerinde müderris oldu. Birçok
talebe yetiştirdi. Vakfiyesinde sadece şeyhülislamların ders okutabileceği şart
koşulmuş olan Bayezid Medresesinde ders vekili olarak vazife aldı.
1860’da Sultan
Abdülaziz Han’ın cülûsu ile “Muallim-i Hazret-i Şehriyârî” olmakla şöhret
buldu. Sultan Abdülaziz, Akşehirli Hasan Fehmi Efendi'den Arapça, Arap
edebiyatı ve şer‘i ilimler konusunda ders aldı. Yani hocası Padişaha
güzel kültür dersleri verdi. Bu sayede “Camiurriyaseteyn” unvanına sahip
oldu
Hasan Fehmi Efendi, Padişahın
hocası olarak Sultan Abdülaziz Hanın Mısır seyahatine katıldı. Sultan'ın Mısır seyahati 3 Nisan 1863'te Dolmabahçe
Sarayı'nda bir törenle başladı. Törenlerden sonra "Feyz-i Cihad"
vapuruyla yola çıkıldı. Padişahın yanında, bazı bürokratlarla birlikte sultanın
hocası Akşehirli Hasan Fehmi Efendi de vardı. Mısır’da Hasan Fehmi Efendi,
Cami-ül-Ezher’in (Ezher Üniversitesinin) Ünlü alimi Şeyh Saka hazretleriyle
görüşüp sohbet etti. Mısır alimleri onun ilimdeki yüksekliğini takdir ettiler. 24
Nisan 1863'te İstanbul'a döndüler.
1867 senesinde Anadolu,
arkasından da Rumeli kazaskeri oldu. Şeyhülislam El-Hac Mehmed Refik Efendinin
şeyhülislamlıktan ayrılması üzerine, 30/Nisan/1867'de şeyhülislamlık makamına
getirildi. İlk şeyhülislamlık 3 sene, 4 ay, 17 gün devam etti.
Devlet adamlarının batı yanlısı
bir politika izlemek istemesi nedeniyle padişahın Avrupa’ya bir gezi yapmasını
istediler. Bunun üzerine Sultan Aziz Avrupa’ya gitmeden önce Şeyhülislam
Akşehirli Hasan Fehmi Efendiye seleflerinin böyle bir seyahate girişmediğini
kendisinin ilk olacağını ileri sürerek görüş talebinde bulundu. Aynı zamanda
Padişahın hocası olan Şeyhülislam Akşehirli Hasan Fehmi Efendi: “Allah yolunda
cihat edenlerin sadece seferleri değil, seyahatleri de hayra sebep
olabildiğinden seyahat yapmak caizdir” şeklinde cevap verdi.
21 Haziran 1867, Çarşamba…
İstanbul, tarihi günlerden birini yaşamakta... Dolmabahçe Sarayı önünde,
Sultâniye Yatı’na binen Osmanlı Padişâhı ve maiyyeti (yanındakiler) hareket
ettiler. Yanındakilerden biri de Hâce-i
Sultânî Akşehir’li Hasan Fehmi Efendidir. Anadolu ve Rumeli Hisarlarından
atılan, 41 pâre Top’la selamlandılar. İkindiden çıkan bütün İstanbul halkı,
kıyıları doldurmuştu. 7 Ağustos 1867 tarihine kadar süren bu gezi Osmanlı
Devlet’inde ve Avrupa’da geniş yankılar uyandırdı.
Şeyhülislam Akşehirli Hasan Fehmi Efendi sayesinde
Osmanlı medreselerinde akla dayalı bilimlerde okutulmaya başlanmıştır.
Şeyhülislamın emriyle hazırlanan listeyle, Osmanlı medreseleri müfredat
programında sarf, nahiv, tefsir, hadis, kelam, fıkıh, gibi nakli' bilimlerin
yanı sıra, mantık, hikmet (felsefe),
tarih, coğrafya, hendese (geometri), ilm-i hesab (aritmetik) gibi
akli' bilimlerin de yer almıştır.
Şeyhülislamlığı sırasında
çeşitli kılıklara girerek İslamiyeti içerden yıkmaya ve Müslümanları doğru
yoldan ayırmaya çalışan din düşmanlarına karşı mücadele verdi.
Hasan Fehmi Efendi,17 Eylül 1871'de şeyhülislamlıktan
ayrıldı. 18 Temmuz 1874 tarihinde ikinci defa şeyhülislamlığa getirildi. bu vazifede
1 sene, 9 ay, 23 gün kaldı ve 11 Temmuz 1876 tarihinde bu vazifeden tekrar
ayrılarak Medine-i münevvereye gitti. Mekke-i mükerremeye giderek hac
vazifesini ifa ettikten sonra, Medine-i münevvereye dönüp, orada ibadet ve
taatla meşgulken, 1881 (H. 1298) senesinde vefat etti. Cennet-ül-Baki’
Kabristanına defnedildi.
Murassa-i Osmani ve
Birinci Mecidi nişanlarına sahib olan Hasan Fehmi Efendi, zamanının
alimlerindendi. Akli ve nakli ilimlerde derin alim, fıkıh ilminde mütehassıstı.
Arapça ve Farsçaya hakimdi. Fazilet ve güzel ahlak sahibi olup, birçok talebe
yetiştirmiştir.
Şeyhülislam Akşehirli Hasan Fehmi Efendi, İbn-i Arabi’ye
olan sevgisi nedeniyle eserleriyle ilgilenmiş ve 1881 yılında “Şerh-ü ala Salat-i Feyziyye’li’ş Şeyh Arabi”
adlı şerhi kaleme aldı. Farklı ilim dallarına ait dördü yayımlanmış, on adet
eseri vardır. Yaşadığı dönemde ilmiyle temayüz etmiş olan Hasan Fehmî Efendinin
Farsça şiirleri ve Arapça Dîvançesi
mevcuttur. Eserlerinden bazıları şunlardır.
1) Riyaz-ı Hakaniyye: Edebi ilimlerden bahseden bir eserdir. 2) Resail-i İmtihaniyye: Birçok alet ilimlerinden bahseder. 3) Ahkam-ı Meriyye; 4) Aziziyye ve Şerh-i Yusufiyye: Mantık ilminden bahseden manzum bir eserdir. 5) Şerh-i Salait-ı Feyziyye liş-Şeyh-i Ekber, 6) Risale fi Keyfiyyet-i iman-ı Firavn, 7) Yusufiyye: Mantıktan kıyas bahsini anlatır. 8) Şerh-i Akaid ve Siyalkuti üzerine ta’likatı (açıklamaları). 9) Arabi Divançe. Bu eserlerinden başka Arapça ve Farsça risaleleri de vardır.
1) Riyaz-ı Hakaniyye: Edebi ilimlerden bahseden bir eserdir. 2) Resail-i İmtihaniyye: Birçok alet ilimlerinden bahseder. 3) Ahkam-ı Meriyye; 4) Aziziyye ve Şerh-i Yusufiyye: Mantık ilminden bahseden manzum bir eserdir. 5) Şerh-i Salait-ı Feyziyye liş-Şeyh-i Ekber, 6) Risale fi Keyfiyyet-i iman-ı Firavn, 7) Yusufiyye: Mantıktan kıyas bahsini anlatır. 8) Şerh-i Akaid ve Siyalkuti üzerine ta’likatı (açıklamaları). 9) Arabi Divançe. Bu eserlerinden başka Arapça ve Farsça risaleleri de vardır.
Akşehirli namıyla tarihe adını yazdıran Hasan Fehmi
Efendi, Osmanlı devrinde bir din aliminin erişebileceği en yüksek makama ilmi
sayesinde ulaşmıştır.
Kaynak: Rehber Ansiklopedisi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder