28 Mart 2014 Cuma

PADİŞAH HOCASI VE KÜTÜPHANECİ: AKŞEHİRLİ ÖMER EFENDİ


Padişah hocası Hacı ÖMER efendinin babası tarihi kayıtlarda AKŞEHİRLİ ABDULLAH AĞA olarak geçer. Mezar taşında Akşehirli olduğu yazılıdır. Atalarının Doğanhisar’dan geldiği kabul edilmektedir. Doğanhisar bu devirde Akşehir’e bağlı bir köydü.
Nitekim Doğanhisar da ilk kazalığını o devirde H. Ömer Efendi adına kazanır. Tanzimat döneminde Padişah Abdülmecid ve sadrazam Büyük Mustafa Reşit Paşa'nın çok sevdikleri hocaları Kitapçı Hacı Ömer Efendi'nin akrabası olan Abdullah Ağa isminde birine "Kaza Müdürlüğü" adı ile Doğanhisar verilir. Daha sonra Hacı Ömer Efendi'nin adına ve şerefine Doğanhisar’da 1845 yılında bir ev yapıldı. Evin tavanı ve tezyinatı çok güzeldi. Hacı Ömer Efendi, Doğanhisar'a geldiğinde buraya misafir olmuştu. Bu evin büyük tavan göbeklerinden birisi başka eve nakledilmiştir.
Kendisini çok iyi yetiştiren Akşehirli Ömer Efendi, başta padişahlar ve vezirler olmak üzere pek çok kişiye eğitim vermiş ve yetiştirmiştir. Sultan II. Mahmud’un iki oğlu Sultan Abdülmecid ve Sultan Abdülaziz, Sadrazam Büyük Mustafa Reşit Paşa, Şeyhülislam Hacı Ömer Efendi, Anadolu'da yetişen ve Anadolu'yu aydınlatan evliyanın meşhurlarından Safi Amidi Bolevi gibi pek çok kişi alimlerin üstadı olan Akşehirli Ömer Efendiden ders ve diploma almıştır.
Sultan II. Mahmut’un son zamanlarına tesadüf eden günlerde ulema dört tabaka olarak zikredilir. Birinci tabakada bulunanların en meşhurları Akşehirli Ömer Efendi, İmamzâde Es’ad Efendi, Antakyalı Said Efendi ve Denizlili Yahya Efendi idi.
Ömer Efendi, Osmanlı Devletinin o zaman ki Akd-i Meclisinde yani konuşma meclisinde yer almıştı. Örneğin II. Mahmut devrinde kurulan Asakir-i Mansure'ye verilen şubaraların (bir çeşit başlıkların) güneş ve yağmura karşı dayanıklı olmadıkları, bunun yerine fesin uygun olduğunun görüşülmesi amacıyla toplanan Akd-i mecliste bulunan İslam ulemaları, Serasker Paşa, Hüseyin Paşa, Kaptan Paşa, Dersiam Ahiskalı Ahmet Efendi, Akşehirli Hacı Ömer Efendi, Türkmen Zade Ahmet Efendi ve Hoca Efendiler yapılan toplantıda hazır bulunmuşlardır ve fesin uygunluğu onaylanmıştır.
Akşehirli Ömer Efendi bu sıralarda mütekâid(emekli) müderrislerdendi. Ders vekili (şeyhülislâm muavini) ve hâce-i sultanî (padişah hocası) olmak itibarı ile ders okutmağa da vakti yoktu. Sultan II. Mahmud’un iki oğlu Sultan Abdülmecid ve Sultan Abdülaziz bu zâttan ders almışlardır. Zâtına bir hürmet olmak üzere pâyesini ihrâz etmediği Rumeli kazaskerliğinin nişanıyla taltif edilmiştir.
 Padişahların güzel zaman geçirmelerini sağlamakla görevli kimselere verilen san olan Musahib lakabıyla da anılan Hacı Ömer Efendi kitaba çok düşkündü. Yazdığı ve satın aldığı el yazması değerli eserleri toplamıştı. Daha sonra bu kitapları memleketi olan Akşehir’e göndermiş ve Akşehir Hasanpaşa İmaret Cami içerisinde bir kütüphane oluşturmuştu.
Akşehirli Hoca Şehriyarî ve ders vekili, Hacı Ömer Efendi Kütüphanesi Hasan Paşa Camii bünyesinde (H: 10, 1330 H. 438/491 p.) 1911 yıllarında hizmet veren kütüphanede, 150 yazma, 375 adet basma olma üzere toplam 643 kitabın bulunduğu bildirilmektedir (Bakioğlu, Ankara, 1984, s. 5).
Eski bir fihriste göre kütüphanedeki kitaplar cumhuriyetin ilânı ile halkevi kütüphanesine nakledildiği ve eserler arasında el yazma kitaplarla beraber Muhiddin Arabi’nin 37 ciltten oluşan kendi el yazması olan “El-futuhat’il Mekkiyye” si diğer kitapları ile beraber Üvey oğlu Sadreddin-i Konevî tarafından Konya’da tahsis ettiği kütüphanesine vakfedilmiştir.
Daha sonra bu kitaplar Türk İslam Eserleri Müzesi’ne verilmiştir. (Konyalı, 1945, s. 243.) Bu kitaplar uzun yıllar itina ile korunmuş ve Cumhuriyet döneminde en son olarak  Akşehir Kütüphanesi’ne verilmişti. Akşehir Kütüphanesi’nin şartları bu değer biçilemeyen kitapları bozulmadan korumaya yetmediği için Konya Bölge Yazma Eserler Müzesi’ne emaneten teslim edilmiştir.
 Ömer Efendi kitap toplamanın yanı sıra bazı kitapları da yazmıştır. Ders Vekili Akşehirli Ömer Efendi’nin ruûs(Diploma) imtihanına mahsus olmak üzere Arapça olarak tertip ettiği sualli-cevaplı Es‘iletü’l-’Acîbe ve’l-Ecvibe adlı risâlesi Esad Efendi tarafından yapılan tercümesi 1250 yılında, Esad Efendi tarafından bastırılmıştır.
Hicrî 1267 (Milâdî 1851) senesinde vefat etmiş olup Üsküdar’da medfundur. Bu mezar Üsküdar’da Aziz Mahmud Efendi Celveti Asitanesi Haziredeki kabristandadır.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder