Çanakkale
Zaferi’nin kazanılmasını sağlayan kahraman Türk askeri içerisinde yer alan
Akşehirli Mustafa Çavuş ve arkadaşlarının göstermiş olduğu kahramanlığı bir
bölük komutanının hatıra defterinden öğreniyoruz. İşte o defterde yazılanlar:
25 Nisan 1915 günü, Arıburnu ve
Kabatepe arasından çıkartma yapan düşman her saat yeni kuvvetler ile takviye
edilmekteydi. Bu kuvvetlerin karşısında ki 27. Alayın İkinci Taburu, Kabatepe
mıntıkasından, Azmak deresi ile Çamtepe ‘ye kadar bir-iki kilometrelik sahaya
yayılmıştı.
Bu
taburun dördüncü bölüğünün önündeki düşman gösterilen kahramanlıklar karşısında
çok ağır zayiata uğramış olmasına rağmen kuzeye doğru ilerleyebilmiş ve Kanlısırt
‘ta bulunan bir dağ bataryamızı ele geçirmeye muvaffak olmuştu.
27. Alay’ın sağında, Conkbayırı’ndan hareket eden 57. Alay’ın karşı taarruzları başarılı olmuş, düşman Yükseksırt - Merkeztepe - Kırmızısırt ve Kanlısırt hattında kadar atılmıştı. Bu suretle düşmanın Kanlısırt’ta zaptettiği bataryamızda tekrar alınmıştı. Kanlısırt’taki düşmanın ileri siperinden birinde tek bir mitralyöz* vardı ki, tümenin bütün cephesini rahatsız edip duruyordu. Daha tamamlanmamış irtibat hendeklerinden bazıları bu mitralyözün ateşi altında idi. Ara sıra acı haberler alıyorduk.:
- Üçüncü bölüğün hizmet eri sipere gelirken vurulmuş...
27. Alay’ın sağında, Conkbayırı’ndan hareket eden 57. Alay’ın karşı taarruzları başarılı olmuş, düşman Yükseksırt - Merkeztepe - Kırmızısırt ve Kanlısırt hattında kadar atılmıştı. Bu suretle düşmanın Kanlısırt’ta zaptettiği bataryamızda tekrar alınmıştı. Kanlısırt’taki düşmanın ileri siperinden birinde tek bir mitralyöz* vardı ki, tümenin bütün cephesini rahatsız edip duruyordu. Daha tamamlanmamış irtibat hendeklerinden bazıları bu mitralyözün ateşi altında idi. Ara sıra acı haberler alıyorduk.:
- Üçüncü bölüğün hizmet eri sipere gelirken vurulmuş...
-
Dördüncü mangadan bir er şehit olmuş...
-
Yüzbaşı yaralanmış...
Artık
bu mitralyöz bizim için tehlikeli olmaya başlamıştı; hatta bombalardan ve topçu
ateşinden daha tehlikeli! Çünkü düşmanın diğer silahlarının az çok huyunu
biliyorduk. Mesela topçu ateşi günün muayyen saatlerinde, bombalardan daha
fazla akşamdan sonra ki ziyaretçilerimiz arasında idiler. Velhasıl daimi bir
alışkanlık olarak harbin kendisine mahsus alışkanlıklarını öğrenmiş, ruhumuzda
bir huzur ve sükun kurabilmiştik. Ama Kanlısırt’taki melun mitralyöz bizim sükunetimizi bozuyor, en kıymetli asayişimizi ihlal ediyordu.
Bir akşam bölük subayları
toplanmış konuşuyorduk. Sohbet bu uğursuz nokta üstünde odaklanmıştı.
Bu
arada:
-
Hey! Bu mitralyöz susturulamayacak mı?
-
Siperler yakındır topçumuz ateş edemez.
- Bir hücum yapsak!
- Komutan
acaba savunmada kalmayı mı tercih ediyor?
Şeklinde
bu uğursuz silahın bir an evvel susturulması için herkes içten gelen bir
safiyetle soruyordu.
Bu
esnada bölüğün çavuşu Mustafa bir vesile ile oraya gelmişti. Herhalde bir
şeyler söyleyecek, belki yine meş’um bir haber verecekti.
Zira
gecenin sessizliği, bu makineli tüfeğin siperlerimiz üzerinde yaydığı ses,
yırtıp, aksisedalar yapıyordu. Mustafa Çavuş'un mevcudiyetinin farkına varan
bir subay, sanki kara haberi birdenbire duymak istemiyormuş gibi Mustafa
Çavuş'a sordu.
-
Sen ne dersin ha, Mustafa Çavuş... Can sıkmaya başlamadı mı bu mitralyöz?
O,
(künyesi: Akşehir'in Karapınar**
Köyünden Mehmed Oğlu Mustafa) cevap vermedi; derin derin düşünüyordu... Bu
yiğit Anadolu evladı bu uğursuz silahın çoktan beri can sıkmaya başladığını
gayet iyi biliyordu. Fakat onun düşündüğü farklıydı.Akşehirli Mustafa Çavuş
birdenbire canlandı. Bir heykel gibi subayın karşısında durarak:
-
"Ben bunu gidip getiririm" dedi. Akşehirli Mustafa Çavuş'u herkes iyi
tanırdı. Fakat latife olsun diye, subay:
-
"Satmıyorlarmış galiba .... Mustafa Çavuş!" dedi.
Bu
sözü subayın ciddi söylemediğini Mustafa Çavuş bilirdi. Fakat o
etrafındakilerin gülümsemesini yarıda bırakan bir çeviklikle kendisini siperin
üzerine fırlattı ve gecenin karanlıklarına karıştı. O zaman anladık ki
hakikaten mitralyözü almak için gidiyor. Kendisini çok seven iki Akşehirli
hemşehrisi de arkasından koştu. Biraz sonra bu üç yiğit asker diğer bütün
gecelerden daha korkunç daha siyah bir gecenin enginliklerine doğru kayıp
gitmişti. Herkes asabiyetten, heyecandan sararmış; avuçlarındaki tüfekleri
sıkıyordu. O anda hücuma kalkmak için öyle dayanılmaz bir arzu duyuyorlardı
ki...
Hey
ya Rabbi, eğer gidenler gelmeyecek olurlarsa bu bölüğü durdurmak kabil değildi
artık. Gidenler gelmeyecek olsalar bile bu makineli tüfek, yerinden oynamış
demekti: Mustafa Çavuş 'a, bir makineli tüfeği kimse değişmezdi.... Kulaklar
toprağa yapışmış karanlıklar içinde gittikçe aratan kurşun sesleri bomba
seslerini dinliyordu. Bu uğursuz dakikaların artık sesi çıkmıyordu. Dakikalar
seneler gibi uzun geldi sanki.... İnanılmaz şey! Karanlıkta iki gölge
sırtlarında bir mitralyözle geliyorlar...
Fakat
yalnız iki kişi... Düşman siperlerine doğru önüne geçilmez bir arzu ve imanla
fırlayan bu üç yiğit biraz sonra makineli tüfeğin bulunduğu siperin içine
atlamışlar. Fırlattıkları bombaların siper içinde patlamasından büyük bir
baskına uğradıklarını zanneden düşman, kaçmaya başlamış; Akşehirli Mustafa
Çavuş ve arkadaşları da makineli tüfeği sırtladıkları gibi bizim siperlere
doğru yola çıkmışlar neden sonra işi anlayan düşman bütün cephede başlattığı
ateş ile Mustafa Çavuş'un kahraman grubundan bir Akşehirli hemşehrisini temiz
alnından vurarak onu şehitlik mertebesine yükseltmiş. Mustafa Çavuş ve
arkadaşı, arkasında zaptettiği mitralyöz ve arkadaşının henüz soğumamış cesedi
ile gözleri yaşlı sipere indiler. Kaybettiği arkadaşının üzüntüsü ile titreyen
bir sesle ve kendi şivesiyle:
-
Alın şu uğursuzu dedi bana pahalıya oturdu!...
Kaynak:
Refik, İbrahim. Çanakkale'nin Ruh Portresi.
*Mitarlyoz: 1.makineli tufek 2. ilk makineli tüfeklerdendir, yere
sabittir ve bir çevirme kolu ile mekanizma işler. İlk kez I.Dünya Savaşı'nda
yaygın olarak kullanılmış ve yıllardır devam eden hucum taktiklerini işe
yaramaz hale getirmiştir.
**Karapınar
Kasabası: 1923 yılına
kadar Akşehir'e bağlı bir nahiye olan Karapınar bu tarihten sonra Sultandağı’na
bağlanmıştır. Şu an Sultandağı’na bağlı bir kasabadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder