Başkenti Konya olan Anadolu Selçuklu Devleti sultanlarından II.Gıyaseddin
Keyhüsrev öldüğünde yerine Akşehir’in Altuntaş köyünde yapılan törenle oğlu
İzzeddin Keykavus tahta çıktı.
1246 yılında Sultan II. Gıyaseddin Keyhüsrev öldüğünde İzzeddin Keykavus,
Rükneddin Kılıç Arslan ve Alaadin Keykubad adında üç erkek çocuk bırakmıştı.
Babaları öldüğünde bunların en büyüğü İzzeddin Keykavus on bir, küçük kardeşi
Rükneddin Kılıç Arslan dokuz ve en küçük kardeşi Alâeddin Keykubad ise, henüz
yedi yaşındaydı. İzzeddin Keykavus’un
annesi Konyalı bir Rum papazın kızı Berdûliye Hatun; Rükneddin Kılıç Arslan’ın
annesi Konyalı zengin bir Rumun kızı; Alâeddin Keykubad’ın anası ise, Abhaz
Melikesi Gürcü Hatun idi.
II. Gıyaseddin Keyhüsrev, Gürcü Hatun’dan olan oğlu Alâeddin Keykubad’ı
daha doğumu sırasında veliaht tayin etmişti. Buna sebep Gürcü Hatun’u çok
sevmesi ve Gürcü Hatun’un soy bakımından diğer eşlerine göre daha üstün
olmasından kaynaklanıyordu. Nitekim II. Gıyaseddin Keyhüsrev, sağlığında
Alâeddin Keykubad’ın ilerde sultan olması için emirlerin ona uymasını buyurmuş
ve bu konuda hepsinden sağlam güvenceler ve sözler almıştır. Ancak alınan
güvencelere, verilen sözlere ve II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in vasiyetine rağmen Alâeddin
Keykubad tahta çıkmaya muvaffak olamamıştır. Sahib Şemseddin Muhammed, Emir
Celaleddin Karatay, Emir Şemseddin Hasoğuz, Emir-i Câmedar Emir Esededdin
Ruzbeh ve Pervane Fahreddin Ebu Bekir Attar gibi devrin ünlü devlet adamları,
iki büyük kardeşin bırakılıp, küçük kardeşin tahta çıkmasını örfe uygun
görmemişler, derhal harekete geçerek,
Borgulu (Uluborlu) Kalesi’nde Türk töresine göre idarecilik yapan Melik
İzzeddin Keykavus’u alarak, Konya Akşehir’in Altuntaş köyüne götürmüşlerdir.
Burada daha önceden bir taht hazırlamışlar ve tahta çıkış merasimleri esnasında
iki yanına da melik kürsüsü yerleştirmişlerdir. Kürsülerin sağ tarafına
Rükneddin Kılıç Arslan, sol tarafına da Alâeddin Keykubad oturtulmuştur. Daha
sonra Sahib Şemseddin ile Şemseddin Hasoğuz, Melik İzzeddin Keykavus’un sağ ve sol kolundan
tutarak, onu tahta oturtmuş ve adet olduğu üzere “saçı geleneğini” yerine
getirerek dinar ve mücevher saçmışlardır. Melik
İzzeddin Keykavus’un sultanlık makamına geçişi böyle alelacele
tamamlandıktan sonra, devletin başkenti Konya’ya hareket edilmiştir.
Konya’ya geldiklerinde ise tekrar tören (azin) düzenlenmiş, İzzeddin Keykavus, atalarının tahtına
oturtulmuştur. Emirler, komutanlar ve memleketin asker sahipleri gelip yeni
sultana biat etmişler ve ardından adet olduğu üzere büyük törenler yapılmıştır.
II. İzzeddin Keykavus, tahta geçtikten
sonra kendisini tahta geçiren devlet adamlarına bir şükran ifadesi olarak, devlet görevlerini
bunlar arasında paylaştırmış ve derecelerini yükseltmiştir. Bu görevlerin
dağıtımı ise şöyleydi: Sahib Şemsedin vezirlik makamını muhafaza etmiş, naiblik
Celaleddin Karatay’a, beylerbeyliği Şemseddin Hasoğuz’a, atabeğlik Esededdin Ruzbeh’e ve pervanelik Ebu Bekir
Attar’a verilmiştir. Tam bu sırada, Anadolu Selçukluları’nın tabi olduğu Moğol
tahtında önemli bir değişiklik meydana gelmiş ve Göyük Han başa geçmiştir. Bu
vesileyle büyük bir kurultayın toplanması kararlaştırılmış ve tabi hükümdarlar,
birçok resmi devlet temsilcisi, Karakurum’a davet edilmiştir. II. İzzeddin Keykavus
ise, Ermeni ve Rum tecavüzlerini bahane ederek, kendisi kadar sultan
yetkilerine sahip olduğunu söylediği kardeşi Rükneddin Kılıç Arslan’ı göndermiş
ve kendisinin ise, daha sonra bizzat geleceğini bildirmiştir. Böylece Anadolu
Selçukluları için çok ağır gelen bir tabiyyet bildirimi atlatılmış oldu.
Kaynak: EKİCİ, Kansu (2005) Anadolu Selçuklu Devletinde Üç Kardeş Devri
(1246–1266). Isparta: Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Tarih Anabilim Dalı (Yüksek Lisans)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder